18 Ekim 2007 Perşembe

YANLIŞ BESLENME

Hangi canlı olursa olsun fıtratı üzere doğru beslenmelidir. Hele bir de ataların dediği gibi ‘Ata et,ite ot yedirirsen‘ ayıkla pirincin taşını. Bir yerlerde insanların kendi bölgelerinde yetişen sebze ve meyveleri yemelerinin daha yararlı olacağını çünkü oranın toprağında yetişen bitkilerin üzerinde yaşayanların ihtiyacı olan besinleri daha çok bulundurduğunu okumuştum.
Avustralya’da öğrenim gören bir grup Türk öğrenci tembel hayvan adıyla ünlenen koalalar üzerinde bir deney yaparlar. Bilindiği gibi çok yavaş hareket eden bu hayvanlara , mecburiyetten yedikleri okaliptüs ağacı yaprakları yerine değişik sebzeler ,otlar verirler. Bir süre sonra ellerini kollarını kıpırdatmaya mecalleri yokmuş gibi davranan bu tembel hayvanlar bir oraya bir buraya sıçrayan cevval birer koala olurlar. Herkes alışılmadık derecede hareketli olan bu koalaları şaşkınlıkla izler. Koalalar da mutludurlar.’ Uyuşukluklarının ve tembelliklerinin kaderleri olmadığını görmüşler, doğru besinlerini bulmuşlardır.’
Yanlış beslenmek deyince aklıma biz Müslümanlar geldi. Yoksa bu ümmetin tembelleşip yavaş hareket etmesi,duyarsız olması,izzetini yitirmesi de akıllarımızın yanlış beslenmesinden mi kaynaklanıyor. Asıl beslenilecek kaynak olan Kur’an ve sünnet yerine, batının ve batının devşirmelerinin dayattıkları ile beslenilmesi genel uyuşukluğumuzun asıl sebebi mi yoksa ?
Geçmişte İslam’ı yaşamış toplumların neredeyse tamamı bugün İslam dışı bir yaşantı sürdürüyorlar. Bizde bile Tanzimat’tan bu yana veya 3. Selim’den beri neredeyse 200 yıldır İslam dışı bir taklitçiliğin , beslenmenin ve yaşamın tabi bir sonucu olarak uyuşuk bir kafaya ve bedene sahip olunmuştur. Batı kültürünün etkisiyle dünyevi/seküler bir kafa yapısına sahip olmamız ; yani ilahi değil de beşeri iradenin kabul edilmesi bu geçen zaman içerisinde insanlarımızın yaşamlarını neredeyse bir aşureye benzetmiştir. İslam hükümleriyle yaşanıldığı sanılan milletlerde bile yaşam tarzı müslümanca bir niyetle ve iradeyle gerçekleşmediği için başka bir deyişle tarihsel ve geleneksel şartların akabinde ortaya çıktığı için genellikle bizlerdekine benzer bir sonuç ortaya çıkmıştır..
Resulullah’ın mesajı ve sünneti, Ehli Beytinin onun sünnetinden taviz vermemek için başlarını vermeleri,sahabesinin O’nu titizlikle izlemeleri ‘eskilerin hikayeleri’ değildir. Onlar doğru beslendikleri için yani Kur’an ve Sünnetle beslendikleri için gökteki yıldızlar gibidirler.
Doğru beslenme doğru hedefi gösterir .Doğru beslenenlerin hedefi Allah’ın rızasını kazanmak için O’nun belirlediği ve O’nun Resulü’nün (sav) yürüdüğü dosdoğru yolu izlemeleriydi. Ancak onların besin kaynaklarını kullanabilirsek izzetimize kavuşuruz. Batı(lı)nın belirlediği yolda onların besinleriyle beslenenlerin hedefi ise sadece dünya olur ,dünyevileşenlerin sonu da her zaman uyuşmak ve rezil rüsva olmaktır.
Sizin hedefinizi kim belirli yor ? Sizi yaratan mı yoksa başkaları mı ?
Şehit Malcolm X ‘in sözleriyle bitirelim yazımızı:” Eğer hedefinizi sizin adınıza belirleyen biri varsa o hedef artık belirleyen kişinin hedefidir , sizin değil .”

Hiç yorum yok: