18 Ekim 2007 Perşembe

İNSAN OLMAK

İçinde bulunduğumuz şu günlerde en büyük sıkıntımızın/problemimizin insan olmak olduğunu görüyoruz. İnsan kumaşının kalitesi düştükçe nerede,ne şekilde kullanılırsa kullanılsın hüsrana uğruyorsunuz. Çevrenizdeki insanları ister ticarette,ister dine hizmette,isterseniz sosyal işlerde kullanınız , kumaşı kalitesiz olanın eylemi de kalitesiz oluyor . Sonuçta da kalitesiz insanlardan oluşan toplumun kalitesi de düşük oluyor tabi...
İnsan; ‘Ruh ve bedenden meydana gelen , Allah’ın yeryüzündeki halifesi. Adem ,beşer. Canlılar arasında en üstün ,en şerefli olanı ‘ diye tanımlanıyor sözlükte.
İnsan ,dünya üzerinde yaşayan en gelişmiş en kıymetli varlıktır ve yaratılıştan gelen bu değerli özelliği ; yaratılışına uygun olmayan eğitim ve sosyal düzenler yoluyla yıpranmakta ve giderek bozulmaktadır.
Olmazsa olmaz olan vacip varlık Allah’tır. Bir yerde bir hakikat varsa o hakikatin kaynağı da vardır. Hakikatin kaynağı ise Allah’tır. Allah demek anlam demektir. Allahsızlık tek kelimeyle anlamsızlıktır. Eğer sizin hayatınız Allahlı ise her şeyiniz anlamlıdır. Acınızdan bile zevk alırsınız. Allah mevcudatın hem ekseni hem anlamıdır. Allah’ın tek ilah olduğunun öğretisiyle efendimiz Hz. Muhammed (sav) anlamsız bir çağa anlam kazandırmıştır. İnsan ise mümkin varlıktır,mahlukattır,yaratılmıştır. Var olması için var edene mecburdur. Mahlukatın /yaratılanların ekseninde insan vardır. İnsan Allah’ın şaheseridir. Eğer eseri tanırsanız ,sanatkărını da tanırsınız.
İnsana bir çok ikramlar verilmiştir. Bunlardan ilki olan ‘fıtrat’ ta Allah ‘ın bir ikramıdır. Fıtrat Allah’ın boyasıdır. Sentetik boyalar zamanla veya çeşitli etkilerle kaybolur giderler. Mesela yıllarca günahlara batmış insana bir bakarsınız ; bir ezan sesiyle,bir damla gözyaşıyla veya bir çift güzel sözle fıtratına / asıl boyasına dönmüş ,sentetik boyaları dökülüvermiştir Ardından hemen aklımıza gelen sözcük olan vicdanı ise aynanın sırçasına benzetebiliriz. İnsanı bir cam gibi düşünelim. Cam başlı başına bir camdır ama arkasının sırçalanması onu ‘ayna’laştırır. Sırçası dökülen cam ise ayna değil sadece bir camdır artık. İnsanın bu durumunu dilsizlik-körlük-sağırlık olarak adlandırabilirsiniz. Başka bir deyişle ‘küfür’dür bu. Beşeri sistemler insanda vicdan yaratamazlar; vicdanı sadece din oluşturur.
İkinci ikram olan ‘Akıl’ ise ;insanla Allah arasındaki bağdır. Daha sonraki ikram ise ‘irade’dir. İnsanı insan eden seçme özelliğidir. Seçmek bir anlamda bizim kaderimizdir. İster imanı , isterse inkarı seçer insan.
İnsan olmak ; ünsiyet kurmaktır. Yani kendi kendinizi fark etmektir. İnsanın kendi kendisiyle tanışmasına ‘marifet’ denir. Efendimiz (sav) Hıra’da ne yapıyordu dersiniz; kendisini arıyordu O. Kendi içerisine yolculuk yapıyordu. Kendisini okumaya başlamıştı. Yaratılışı-yaratmayı okumaya başlamıştı. “Siz kendinizi bilirseniz;Allah’ı da bilirsiniz.” Bu anlamda kendi acziyetinizi bilmeniz Allah’ın mutlaklığını bilmenizdir. Öyleyse hayatımızın anlamı nedir? Hayatımızın anlamı “ Rabbimizin yazdığı ilahi senaryodaki rolümüzü bulmak ve onu doğru anlamaktır.” Bunu keşfederseniz yani kendinizi keşfederseniz haddinizi bilirsiniz. Haddinizi bilirseniz kendinizi de bilirsiniz. Haddini bilenler makama,eşyaya,paraya,altına vs. değer vermezler , ilah edinmez. İlahi senaryodaki rolünü bilenler sorumluluk bilincine sahip olurlar. İbadet ederler. İbadetleri onlara kendilerini keşfettirir ;kendileriyle barıştırır. Haddini bilmeyenler ise eşyayı ilah edinenlerdir. Kendini keşfedemeyenlerin ömürleri yemekhane-abdeshane-yatakhane arasında bir hortum olarak geçer ; insanlıktan çıkarlar.
İnsan ya tarihin yatağında akan ,onun yatağını belirleyen ‘aktif özne’ olacaktır ya da tarihin yatağında akıp giden çer çöp gibi ‘ pasif nesne ‘ ve nisyanda olan ‘giydirilmiş kalaslar ‘ olacaktır. Kendimize bir bakalım tarihin aktif öznesi miyiz yoksa pasif nesnesi miyiz.
İnsan olanlar ‘özgür’ özü gür olurlar. Sadece Allah’ın önünde eğilirler. İnsan olanlar mutlu olurlar. İnsan olanlar uyuşmazlar uyanık olurlar. İnsan olanlar vahyi sorumluluk bilinci olarak görür ,rehber edinirler.
***

Hiç yorum yok: