18 Ekim 2007 Perşembe

MÜ'MİNLER SADECE KARDEŞTİRLER

Mart- 2006

Geçenlerde İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri’nin türbelerine yapılan bombalı tecavüz Irak’ta mezhep savaşı çıkarmak için bir bahane oldu. İyi de bunlar sadece Şiilerin imamları değil , hem Şiilerin hem de Sünnilerin Peygamberinin torunları.Yani Efendimizin ‘ehl-i beyti’.Bundan dolayı her mezhepten Müslüman bu saldırıyı yapanları lanetlemeli,kınamalı…
İslam düşmanlarının bu tahrik etme eyleminden sonra fanatik Şiiler ve Sünniler birbirlerinin camilerini yaktılar ve cami cemaatlerini öldürdüler.Hem de her iki tarafın önde gelen imamlarının akl-ı selime davet eden uyarılarına rağmen. Televizyon haberlerinde izlediğimiz görüntüler hepimizin içini yaktı. Sürü psikolojisiyle hareket eden düşünmeyen/akletmeyen kitlelerin ne kadar tahrip edici olduğunu gördük.Ülkelerini işgal eden düşmana karşı mücadele etmektense kendi kardeşini öldürme acayipliğini daha önce Afganistan’da da görmüştük. Tabi birbirlerine düşen Müslümanların üzerinden Allah’ın yardımının kalktığını da , rezil olunduğunu da görmüştük.
Muhammed Gazali’nin naklettiğine göre bir zamanlar Mısır’da köyün birinde cami cemaatı teravih rekatlarının adeti konusunda ihtilafa düşmüşler.Bir taraf sekiz rekat kılınmasını savunurken,diğer tarafta yirmi rekatta ısrar ediyorlarmış. Durum öyle vahim boyutlara varmış ki köy halkı neredeyse birbirini öldürecekmiş. Sonunda hakemlik için Şehit Hasan el Benna’ya müracaat etmeyi kararlaştırmışlar. Her iki taraf ihtilafın sebebini kendi bakış açılarına göre ifade etmişler.Sonunda İmam şu neticeye varmış: “Sizin köyünüz için en iyisi ,köy camisinin kapatılması ve orada cemaat ve teravihin kılınmamasıdır. Çünkü teravih namazı sünnet,Müslümanların birliği ise farzdır.Sünnet için farz terk edilemez.”
Mezhep,tarikat,cemaat,partiler Kur’an ve sünnet ile uyumluluk gösterdikleri müddetçe meşrudurlar.Onları İslam ve genel kurallarının üzerinde görmek bir çeşit şirktir.Müslüman tabi ki cemaat sahibi olacak,tarikatlardan yararlanacak,mezheplerin içtihat ve çalışmalarından faydalanacak dolayısıyla bir mezhebe göre amel edecektir ama onları asla bir din bilmeyecektir ve onları ayrıştırıcı değil birleştirici bir unsur olarak görecektir.
İslam mezhepleri yeni bir din getirmemişlerdir.Kur’an ve sünnet asıldır,hiçbir mezhep Kur’an ve sünnetten daha geniş açıklamalarda bulunmamıştır.Mezhebe uymaktan gaye Allah ve Resulünün emirlerini öğrenmektir.İçtihat seviyesinde olmayan Müslümanlar uygun bir mezheble amel etmek durumundadır.İhtilaflar İslami esasların farklı uygulanmasından ve insan aklının değişik yaratılmasındandır. Bize düşen bu farklılıkları ayrılık.kavga,kin ve bölünmeye alet etmemektir.
Yaşadığımız topraklarda mezhep ayrılıkları bir aralar kışkırtılmışsa da küçük azınlıkların dışında her mezhepten insanımız bunun kötü niyetli kişilerin kışkırtması olduğunu görmüşler kardeşlik duygularını her fırsatta belirtmişlerdir.
Provakasyonların olduğu bölgelerden en son alınan haberler oldukça sevindiricidir.Son Cuma namazı öncesinde Şia ve Ehl-i Sünnet Müslümanların Cuma namazını vahdet namazı olarak birlikte kılmaları çağrısında bulunuldu. Bütün gün bu yönde yayınlar yapan İran televizyonları da Şii ve Sünni İranlıları, Cuma namazlarını birlikte kılmaya çağırdı. Askeriye Külliyesi’ne yönelik saldırı her ne kadar Irak’ta gerilim yaratmışsa da özellikle İran uleması birbiri ardınca açıklamalar yaparak tansiyonu düşürmeye çalışıyorlar.Cuma namazlarının vahdet namazına dönüştürülmesiyle güven ortamının yeniden kurulması amaçlanıyor. ABD, İngiltere ve İsrail’in Müslümanlar arasına tefrika sokmak istediği yönünde açıklamalar yapan Şii ve Sünni ulema, birlik ve beraberliğin sağlanması için girişimde bulunuyorlar. Lübnan’da Hizbullah ve Sünni ulema kuruluşları Irak’ta çatışmaların iç savaşa dönüşmesi halinde bundan sadece ABD ve İsrail’in yarar sağlayacağını ikaz etti. Şii silahlı grupların Sünnilere ve camilerine yönelik saldırılarının kınandığı açıklamalarda, bu gibi eylemlerin haram olduğu kesin bir dille ilan edildi. Bu saldırıları düzenleyenlerin Şii olamayacağının dile getirildiği beyanatlarda, her iki toplumun da çatışmalardan uzak durması istendi.
Dünyanın çeşitli yerlerinden Sünni ulema, Irak’ta Askeriye Külliyesi’ne yönelik saldırıyla karikatür krizinde Peygamberimize yönelik hakaret arasında ilişki kuruyor. Danimarka’dan başlayarak Avrupa’nın birçok ülkesine yayılan hakaretlerin Ehl-i Beyt’in önde gelen simalarından ikisinin türbesine yönelmesi, bir süredir devam eden komplonun parçası olarak görülüyor. Bu komploların bozulmasını diliyoruz. Hangi ulus,cemaat,tarikat ve mezhepte olurlarsa olsunlar müminler sadece kardeştirler

Hiç yorum yok: