18 Ekim 2007 Perşembe

UHUD

MART-2005
Uhud’u gördüm.Yetmiş yıldız sahabenin yattığı ,Uhut’u anlayamayanlardan korumak için çevresi duvarla çevrilenen mahzun şehitliğe baktım ve yine Uhud’u anlamayanlarca taşı toprağı taşınarak güdükleştirildiği söylenen okçular tepesinde gezindim, sahabenin çekildiği dağlar seyrettim. ’Uhud bir dağdır,o bizi sever ,biz de onu severiz’ diyen Nebi (sav)’i anlamaya çalıştım. Gazvenin seyrini düşünerek hüzünlendim tabi. Al-i İmran Suresinin büyük bir bölümünü (121-174) kapsayan Uhud’dan ne ders almamızın gerekliliğini bir kez daha anlamaya çalıştım.
Resulallah’ın (sav ) ‘in şehitlerin başında “ Müminlerden öyle yiğitler vardır ki , onlar Allah’a verdikleri söze sadakat gösterdiler...” mealindeki ayeti kerimeyi okuduğunu ve “Allah’ın Resulü de şahittir ki siz kıyamet günü şehit olarak haşrolunacaksınız ! “ ardından “Bunları ziyaret ediniz. Kendilerine selam veriniz. Allahü Tealaya yemin ederim ki kim bunlara selam verirse ,kıyamette mukabele görecektir.” sözlerini anlamaya çalıştım,onları selamladım.
Uhud’da , İslam’ın liderine itaat etmesinin önemini ve ona itaatsizliğin ne gibi sonuçlara yol açabildiğini ; nefis terbiyesinin önemini, nefsin ne kadar tehlikeli bir düşman olduğunu anlamanın gerekliliğini; şahsi menfaatlerin İslam’ın menfaatlerinden öne alındığında nasıl sonuçlar alındığını;ganimet hırsının ön plana alanların nasıl zararlar verebildiğini;kişilerin görev yaptıkları yerde ne için durduklarının önemini; genel ve temel kurallar ve değerler çiğnenirse , başta kim olursa olsun yenilgiye uğranılabileceğini;istişarenin önemini,alınan kararların her ne olursa olsun uygulanması gerektiğini ve alınabilecek kötü sonuçtan kimseye hesap sorulmaması gerektiğini;Müslümanın imanın ispat edilmesinin başına geleceğini bilmesini,imanlarında samimi olanların zor zamanlarda ortaya çıkacaklarını; Müslümanın yenilgisinin de farklı olacağını bunu ahlaki duruşuyla göstereceğini,zafer de kazansa,yenilip zindana da düşse duruşunu muhafaza etmesinin gerekliliğini,bir Hamza (ra)’ı bir Mus’ab’ı (ra),bir Ebu Dücane’yi (ra) ,bir Abdullah bin Cahş’ı (ra) ,bir Enes bin Nadir’i(ra), kısacası yetmiş şehit yiğiti, o yiğitlerin duruşlarını;‘O’na değmesin bana değsin’ diyen,kaçmayıp sonuna kadar O’nun etrafında dönen sahabelerin peygamber aşkını ; Resulallah’ın(sav)ın uğrunda ve yolunda şehit olmanın idealinde olmanın farklılığını; Nesibe annemiz gibi eşinden ve çocuğundan önce Peygamberini (sav) sorma-arama yürekliliğini; Uhud’un bize çok dersler verdiğinden dolayı önemli bir kazanç olduğunu , anlamaya çalıştım.
Uhut’un yıldönümünde ,Uhut’un yiğit şehitlerine fatihalar gönderelim...

Hiç yorum yok: