13 Ekim 2014 Pazartesi

ÇÖZÜM SÜRECİNDE YOLA DEVAM

Şanlıurfa başta olmak üzere bütün Anadolu’muzu üzen, etkileyen ve meşgul eden, son haftalardaki Kobani bahaneli terör eylemleri ile ilgili şehrimizin alimlerinin aydınlarının ve siyasetle ilgilenenlerin görüşlerini aldım. Paylaştıkları düşünceleri ve tavsiyeleri ufuk açıcıydı. Hemşerilerimiz şu tavsiyelerde bulunuyorlar:
1- Asayişin “bütün bölgede ve en kısa zamanda” mutlaka sağlanması gerekir. Devletin varlığını mutlaka kabul ettirmesi. Özellikle doğu ve güneydoğu bölgemizin kırsal kesiminde yaşayanlardan (vergi-mahkeme-asayiş/güvenlik-yol kontrolü) gibi eylemlerle oldukça şımaran terör yapılanmasının faşizan etkisinin tamamen yok edilmesi ve bölgenin her zaman Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kontrolünde olduğu bilincinin somut bir şekilde oluşturulması gerekmektedir.
2- Halkımızın can ve mal güvenliği en kısa zamanda sağlanmalıdır. Güvenlik güçlerimizin daha aktif ve başarılı çalışmaları için personel takviyesi ve yasal yetkileri hemen verilmeli ve mesleki sorunlarının çözümü için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Bu arada terör odaklarının elini güçlendirebilecek bazı tavır ve davranışlardan mutlaka kaçınılması, daha dikkatli davranılması gerekiyor. Paralel yapı elemanlarının takkiyeci, provokatif algı operasyonlarına ve pratiklerine dikkat edilmesi gerekir. Yasalarda gereken değişiklikler hemen yapılarak; sokaklardaki terör eylemlerine katılanlar, onları sokağa dökenler, halkın malını yağma yapanlar, okul-kütüphane-ev ve işyerlerini yakıp yıkanlar sert bir şekilde cezalandırılmalı, kamu hizmetinden ve sosyal güvencelerden mahrum bırakılmalıdır.
3- Çözüm Sürecine ara verilmeden devam edilmesi ve değişim sürecinde yapılanların terör örgütünün ve yandaşı partinin çatışmacı-savaşçı ve provokatörce eylemlerinin sonucu değil “Yeni Türkiye’nin yeni bir yapılanması olduğu” somut olarak belirtilmelidir ve anlatılmalıdır. Çözüm süreci her ne pahasına olursa olsun devam etmelidir. Çözüm süreci Büyük Türkiye’nin kendi insanı, tarihi ve evrensel değerlerini yeniden inşa sürecidir. Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, normalleşmesi sürecidir. Bütün kesimlerde ve bunların sorunlarını kapsayarak devam ettirilmelidir.
4- Başta AK Parti olmak üzere bütün partilerin bölgede siyaset yapma/seçim çalışmalarında bulunma özgürlükleri zorbaca engellenmektedir. Bütün bölgemizde olduğu gibi başta Viranşehir ve Ceylanpınar ilçelerimizde seçim sandığı güvenliği sağlanamamakta, AK Partililerin teşkilat çalışmaları engellenmekte ve sürekli tehdite ve saldırılara maruz bırakılmaktadırlar. Viranşehir’de; AK Parti İlçe Başkanlığının defalarca yakılması, AK Parti Milletvekilinin işyerlerinin ve evinin yakılıp yağmalanması, Ceylanpınar Belediye Başkanına bombalı ve silahlı saldırılar, ilçe teşkilatı üyelerinin ev ve işyerlerinin yakılıp yağmalanması, aile fertlerinin ve yakın akrabalarının sürekli tehdit edilmeleri, silahlı saldırıların ve tehditlerin yapılması ve saha çalışmalarının engellenmesi, güneydoğu bölgemizde Terör Örgütü paralelindeki bir partinin dışında oy verenlere ceza kesilmesi, tehditler edilmesi veya sürgün edilmeleri gözlemlenmektedir. Bu olumsuz görüntülerin sonucunda “devlet nerede?”sorusu sıkça sorulmaktadır. Paralel yapılanmanın tahrik edici gevşekliği görülmeli ve hesabı sorulmalıdır. Devlet varlığını sürece uygun olarak mutlaka göstermelidir. Bütün bu olumsuzlukların önüne geçilmeli bölgede siyaset yapan yasal bütün partilerin teşkilat üyelerinin güvenliği sağlanmalıdır.
5- Kürt sorunu = PKK anlayışı sakattır. Terörün sonlandırılması konusunda PKK ve uzantıları ile uygun görülen ilişkiler (savaş–barış–vs..) kurulabilir. Ama Kürt sorununun çözümü konusunda PKK ve bileşenleri, Kürt halkının tek temsilcisi olarak muhatap alınmamalıdır. Kürtlerin en az yarısı AK Partiye oy vermektedir. Diğer kalan yarısı ise PKK’nın esiridir. PKK’nın alandaki silahlı tahakkümü sonucu demokratik tercihini ortaya koyamamaktadırlar. Seçim sandıkları silah, tehdit ve tedhişin gölgesi altındadır. Bölgede PKK dışı, siyasi ve sosyal guruplarla da daha sıkı ilişkiler geliştirilmeli. Kürt sorunu ve bölgesel politikalar konusunda bu kesimler de muhatap alınarak hem varlıkları gösterilmeli hem de PKK tekeli mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.
6- PKK – KCK’nın silahsızlandırılması temel şarttır. Çözüm süreci bölgenin bu terör çetelerine teslim edilmesi gibi algılanıp, çok fazla şımarılmıştır. Bu algının ve kurmak istedikleri baskının ortadan kaldırılması gerekir.
7- Şanlıurfa’daki mülteci sayısı artık şehri yormaya başlamıştır. İlk günden Suriye’den gelen kardeşlerine kucak açan, her şeyini paylaşan vatandaşlarımız artık yorulmaya başlamıştır. Mahallelerdeki ve kamu kurumlarındaki mültecilerin sayısı tolerans sınırını haddinden fazla aşmıştır. Bu anlamda Şanlıurfa’ya sağlık – emniyet ve yerel yönetimler başta olmak üzere bütün kamu kurumlarına ek personel, ek ödenek gibi destek ve yardımlar arttırılmalıdır. Şehir ve ilçe merkezlerindeki muhacirler başıboş durumdadır. “Asayiş – iş – barınma – iaşe” gibi konularda daha organizeli ve disiplinli olunmalıdır.
8- Genel manada halkımızda “Yeni Türkiye” misyonu-algısı-bilgisi eksiktir. Başta AK Parti Teşkilatlarının bütün kademelerinde yeteri kadar bunun bilgisi eğitimi verilmelidir. Teşkilat üyelerinin ne için çalıştıklarının bilinci verilmelidir.
9- Dini yapı genel olarak zayıflamıştır. Başta Diyanet İşlerimiz olmak üzere resmi ve sivil kurumlarımız, derneklerimiz, vakıflarımız ve alimlerimiz bu konuda seferberlik başlatmalıdır. Bütün yaş gruplarında dini/milli/manevi duygular güçlendirilmelidir. Birlik ve beraberliğimizin sağlanması yolunda daha fazla görev alması gereken bölge akil insanlarının halkımızın gönüllerini fetheden seçkin alimlerimizden ve hocalarımızdan seçilmesi ve bunların da desteklenmesi faydalı olacaktır. Bölgedeki medreselere daha çok ilgi ve yardım gösterilmelidir. Bu şahıslara ve kurumlara daha fazla itimat ve iltifat edilmelidir.
10- Suriye’nin kuzeyinde Kobani diye adlandırılan bölgede, ABD-Avrupa ve PYD/PKK koalisyonuyla İsrail uydusu bir devletçik kurulmuştu. Bu oluşumun bir hedefi de zamanla Türkiye’nin bir kısmıyla bir araya gelmek ve aynı zamanda bölgede Barzani’yi de saf dışı bırakmaktı. IŞİD örgütünün bölgeyi kolayca kontrolü altına alması batıyı ve örgütü telaşlandırdı. Dolayısıyla Kobani PKK için bir varoluş mücadelesi oldu. Kuzey Suriye’de PYD direniş gösterip, ABD tepeden bombalarken; bu arada IŞİD’in desteklendiği iftirası ile PKK ile Anadolu’da terör ve ayaklanma provalarıyla Türkiye cezalandırmaya çalıştılar. Küresel güçler ve kontrolündeki örgüt; Türkiye-çözümden ve barıştan yana olan Kürtler ile Barzani’nin arasındaki birlik ve beraberliği, bin yıllık kardeşlik temelinde bir arada yaşama deklarasyonunu boşa çıkarma hamleleri yapıyorlar. İsrail ve yandaşı örgütün hamlelerini Müslüman bölge halkımız defalarca yaşadığı için çok iyi anlamaktadır ve en ufak bir taviz vermemeye kararlıdır. Savaşı sürdürmek isteyenlere onların anladıkları dilden cevap verilmelidir.
11- Bu bir süreçtir. Mesela Osmanlı Devletine baktığımızda onun bile yükselme dönemi hep böyle sancılı geçmiştir. Sabır ve sebatla bu sıkıntılar aşılacaktır.
21.asır “Yeni Türkiye Asrı” olacaktır.Yeni Türkiye yeni ufuklara doğru açılacak ve üstad Cemil Meriç’in deyişiyle “ Muhteşem bir mazi muhteşem bir istikbale bağlanmış” olacaktır. Bunun gerçekleşmesi için Cenab-ı Allah’tan niyazda bulunuyorum. Bu anlamda, kesinlikle yılmamalı ve her kademede ve her görevdeki ülke-millet sevdalısı insanımız daha fazla çalışmalı ve bunu bir ibadet bilinci ile yapmalıdır..
***