24 Mart 2009 Salı

TÜRKİYEMİZ VE SEÇİMLER

Yerel seçimler öncesi Türkiye’nin içinde bulunduğu son durumu anlamaya çalışacak olursak; ülkemizin, tamamen milli menfaatlerine uygun, bölgeyi de içine alan, gerçekçi ve barışçı bir iç ve dış politika izlemekte olduğunu görürüz.

Mayıs 2006’nın ortalarından beri devam eden değişim süreci inkâr edilemez bir şekilde ülkemizdeki milli iradeyi güçlendirmiştir. Oluşan bu “Milli İrade” ve “Yeni Türkiye” içerden ve dışardan bazı operasyonlarla engellenmeye çalışıldıysa da bunlar başarılı olamamışlardır. Şimdi, ülkemizde birkaç yılda neler değişti bunları kısaca hatırlayalım.

1 Mart tezkeresinin ardından kopan Türk-ABD ilişkileri sonucunda ülkemiz bağımsız ve milli menfaatlerine uygun bir dış politika uygulamaya başlamıştır. Öncekinin tam aksine bütün komşularımızla dost olma yolunda adımlar atılmıştır.

ABD; kopan ilişkilerin “Türkiye’nin milli menfaatlerine uygun bir şekilde kurulması” ön şartımız ile yeniden kurulabileceğini kabul etmiş olacak ki yeni seçilen Devlet Başkanı Obama, Nisan ayı içerisinde yapacağı ziyarette Ankara’da Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile yapacağı görüşmeden sonra halkımıza hitap edecektir. Daha sonra İstanbul’da Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la görüşecek olan ABD Başkanı bu defa bütün İslam âlemine hitap edecektir. Bu hitapların Türkiye’nin bölgedeki yeni duruşunun ABD tarafından da kabul edildiği yönde olması beklenmektedir. ABD’nin NATO kanalıyla oluşturduğu PKK’nın yok edilmesi programına destek vermesi ABD’nin ne kadar zor durumda olduğunun bir kanıtıdır. Çünkü kısa bir zaman içinde çıkma programını yaptıkları Irak’ı daha az kayıpla terk edebilmesi için önemli bir çıkış yolu olarak Türkiye’nin önemini bilmektedirler.

Türkiye’nin uygulamış olduğu uluslararası strateji Ortadoğu’da ve Ortaasya’da olduğu gibi Afrika ülkelerinde bile azami ölçüde destek bulmaktadır. Ortaasya ülkelerinden bir çoğu Türkiye ile kurulacak olan birlikteliklerde yer almaya çalışmaktadırlar.

Suriye bugün bütün dış politikasını Türkiye’nin stratejilerine uygun olarak düzenlemektedir ve bunu bütün uluslararası platformlarda apaçık ilan etmektedir.

Irak’ta ise geçtiğimiz yıl yapılan anlaşmalar gereği Irak bütün dış politikasını Türkiye’nin talepleri doğrultusunda yapacaktır. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Irak’a yaptığı son ziyarette de; terör örgütü PKK’nın en geç bu yaza kadar yapılacak olan tasfiyesi konusunda son hazırlıklar yapılmaktadır. Ergenekon uzantısı kanlı terör örgütü PKK’nın çeyrek yüzyıldır on binlerce Anadolu insanının ölmesine, yaralanmasına ve göç etmesine neden olmuştur. Bu terör örgütü bitirilme aşamasındadır. Irak şimdi Kuzey bölgesinin yönetimini bölge halkının isteği doğrultusunda Türkiye’ye bırakmanın çalışmalarını yapmaktadır.

İran ile ilişkilerimizde tıpkı Suriye ve Irak’la olduğu gibidir. Özellikle 1979’dan beri kopan ve hep gergin olan İran-ABD ilişkilerinde az da olsa olumlu adımlar atılmasına yardımcı olunmuştur. Geçen günlerde ABD Başkanı Obama’nın İran’a gönderdiği Nevruz mesajı bunun bir göstergesidir.

Uluslar arası ortamda Türkiye’ye karşı sürekli bir tehdit kaynağı olarak kullanılan ve yakın bir zamana kadar hiçbir ilişki kurulamayan Ermenistan’la oluşturulan diyalog sonucu yapıcı adımlar atılmıştır. Soykırım iddiaları ve Karabağ konularındaki sorunlara çözüm getirici çalışmalar sürdürülmektedir.

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Filistin’e sahip çıktığı Davos’taki onurlu duruşu bütün Müslümanlar arasında sevgiyle ve saygıyla karşılanmıştır. İsrail ve ABD yönetimlerinin olduğu kadar onların içimizdeki şakşakçılarının da rahatsız olduğu, bilahare seslerini kesmek zorunda kaldıkları bu durum Türkiye’nin siyasal kredisini bütün dünyada arttırmıştır. Başta İsrail ve Filistin yönetimi olmak üzere bütün bölge ülkeleri Filistin sorununun ancak Türkiye’nin çizdiği politika ile çözümleneceğini apaçık görmüşlerdir.

Rus gazı ile birlikte İran ve Musul-Kerkük gazının Anadolu üzerinden Avrupa’ya verilmesi çalışmalarını kapsayan NABUCCO projesi, ülkemizin bölgemizdeki önemini arttırmaktadır. Türkiye bu projede sadece ara bölge olmak değil, doğal gazı pazarlayan ülke olmayı istemektedir. Bu proje Türkiye’nin önemini bölgede tabiî ki daha da arttırmıştır.

NATO’ya üye olduğumuz tarihten bu yana bütün iç ve dış politikamızı manipüle eden Ergenekon adlı bir terör örgütü yok edilmektedir. Mahkeme safhası süren, Anadolu insanının yaklaşık elli yıldır zarar gördüğü bu kanlı örgütün işlediği cinayetler tek tek ortaya çıkmaktadır. Ayrıca 27 Mayıs,12 Mart,12 Eylül,28 Şubat başta olmak üzere yapılan darbelerin bu örgütçe uygulamaya koyulduğu görülmüştür. Bu süreçte işlenen binlerce cinayetin ve çatışmaların arkasından Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ)’nün yönlendirdiği PKK-sağ ve sol örgütler birer birer çıkmıştır. Asrın davası olan bu soruşturma halen devam etmektedir. Özellikle bölgemizdeki 17 bin den fazla faili meçhul cinayetin aydınlatılabilmesi için çalışmalar Ergenekon soruşturması kapsamında sürdürülmektedir. Ergenekon Terör Örgütüne yapılan temizlik operasyonundan rahatsız olan iç-dış çevrelerin sulandırma ve engel olma çabaları ise boşunadır.

İç politikada ise en göze çarpan gelişmelerden biri; Kürtler konusunda bu güne kadar yapılan hataların düzeltilmeye başlanmasıdır. Kürt gerçeğinin kabulünün ardından; Üniversitelerde kurulacak Kürt Dili ve Edebiyatı bölümü, anadil öğretimi, TRT 6 ile gün boyu sürecek Kürtçe televizyon yayını gibi çalışmalar artarak devam edecektir. Aslında Tunceli’de ve bölgedeki bazı şehirlerde valiliklerce yapılan beyaz eşya yardımları da bu kapsamdadır ve eski statüko özlemcilerinin iddia ettikleri gibi seçimlerle herhangi bir ilgisi yoktur. Problem zamanlamadan kaynaklanmaktadır.

Alevilerle ilgili açılımlar da iç huzurumuzu sağlayan önemli adımlar olmuştur.

Dünyadaki ekonomik krizin ülkemizi etkilediği kriz tellallarının iddia ettiği boyutlarda değildir. ÖTV indirimi sonucu günde bin tane satıldığı söylenen sıfır km araçların stoklarının birdenbire tükenmesi ise bunun bir işaretidir.

Yıldızı hızla yükselen Türkiye’miz bu görüntülerle bir yerel seçime giriyor. Ülke dışında da seçim sonuçları sanki bir genel seçimmiş gibi merakla bekleniyor.

Türkiye’mizdeki değişim sürecinin farkına varan Anadolu insanının bu seçimlerde; yüzde 48-49 arasında olacağını tahmin ediyorum. Şehrimizdeki tahminim ise yüzde 41’e yakın olabileceği yönünde.

29 Mart’ta yapılacak olan mahalli seçimlerin demokratik bir olgunlukta, barış ve huzur içinde geçmesini; ülkemiz, milletimiz ve yaşadığımız beldeler için hayırlı olmasını dilerim.

***

hatipce@gmail.com