18 Ekim 2007 Perşembe

YOLDAN ÇIKMAMAK

Hep şikayet ediyordu. “ Bu zamanda dürüst yaşanır mı? El alem karmakarışık olmuş.Onların arasında ister istemez bizlerde günahlara dalıyoruz. Haramı helalı bir birine karıştırıyoruz. Bu toplum da iyi bir müslüman gibi yaşamak ,ibadet etmek , istesek de olmuyor ,olmaz da ! ”
O kadar peşin hükümlüydü ki beni dinlemeyecekti bile, sonra konuşuruz deyip vedalaştım. Ona sakin bir zamanında; W. Foerster'in şu kısa ve gerçek hikâyesini dinletmekte fayda olacağını düşünüyorum.
" Vaktiyle bir adam krala gidip yoldan çıkmaya nasıl karşı koyacağını sordu. Kral ona ağzına kadar zeytinyağıyla dolu bir fıçı verdi, bu fıçıyı şehrin bir kapısından öteki kapısına kadar bir damla yağ dökmeden taşımasını emrederken, şöyle demeyi de ihmâl etmedi:
"- Eğer tek bir damla dökersen başın kesilecek."
Adamın yanına yalın kılıç iki gözcü verildi, bunlar bir damla yağ dökülür dökülmez kellesini uçuruvereceklerdi. Bir pazar günüydü, şehrin her yanı satıcı tezgâhlarıyla, insanlara doluydu, adam fıçıyı taşıyarak yürüdü. Hem de ne dikkatle.
Bir damla yağ dökülmedi.
Geriye döndükleri zaman kral;
"- Peki, şehirde ne var ne yok?" diye sordu. .
"- Kimleri gördün?"
"- Hiç bir şey görmedim, efendim. Aklım fikrim yağdaydı."
"- Şimdi yoldan çıkmamanın çaresini buldun işte.
“ Allah'a da, fıçıdaki yağa baktığın gibi, dikkatle bakarsan hiç bir şey seni baştan ve yoldan çıkarmaz."

Hiç yorum yok: