18 Ekim 2007 Perşembe

OKUMA MEVSİMİ

ARALIK-2004
Şanlıurfa’mıza ziyarete gelen bir dostumuzun dikkatini çekmiş. “Üç gündür gezip dolaşıyoruz , kokoreç satanlarınızı bile gördüm ama kitapçı dükkanlarınız ne kadar da az” dedi. Haklıydı.Şehrimizde bir elin parmakları kadar olan kitapevleri de gün geçtikçe azalıyor.Okur sayımız bu kadar yetersiz olursa kitapevi sahipleri ne yapsınlar ? Şanlıurfa’mızda çıkan onlarca yerel gazete ve dergiden kaçına abone olup onlara destek verdik ? Kütüphanelerimizin hali ise zaten malum.Kütüphaneler Haftasındaki öğrenci ziyaretlerinin dışında kimsenin arayıp sorduğu yok garibimleri.
Süddeutsche Zeitung gazetesinin yazdığına göre Almanya’da kitabın cirosu geçen yıla göre % 4 oranında düşmüş. Amerika’ya göre Almanya yine de kitap cenneti imiş. Genel gerilemenin yanı sıra edebiyat kitaplarının satışı yılın ilk dört ayında % 8 oranında artmış. Bakalım Türkiye’de durum nasıl .
İstatistik yeni değil, ama ülkemizde yıllık ; 10 600 kişiye bir kitap düşüyor. Ülkemizde kişi başına düşen eğitim süresi üç sene altı aymış.İyi eğitim gören her yüz kişiden 59’u ülkeyi terk etmek istiyormuş. Beyin göçü veren 34 ülke içerisinde 24.sıradaymışız . Kitap okuyucularının bir kısmı birden fazla kitap okuduğuna göre ülkemizde durum daha da vahim. Nerdeyse 20-30 milyon hiç kitap okumuyor.Bu durumda ülkemizin ayağa kalkması ve gelişmiş ülkelerle yarışması mümkün mü?
Yazar ve Eğitimci Ali Erkan Kavaklı’nın “Öğretmeni Başarıya Götüren Yol” kitabında yer alan bir istatistiğe göre okumayı sevdirmesi gereken öğretmenler de okumuyor. Yapılan bir ankette 416 öğrenciden sadece 33’ü öğretmeninin kitap okuduğunu, 383 öğrenci öğretmenlerinin okumadığını söylüyor. Öğretmenler, anne ve baba olarak çocuklarımıza okumayı, bilgiyi, çalışmayı sevdirmeliyiz. Onların başarılı insanları örnek almasını sağlamalıyız. Kendimiz de iyi birer örnek olmalıyız. Tatil iyi bir fırsat, hem kendimiz okuyalım, hem çocuklarımıza okutalım. Gelişmiş ülkelerde insanlar tatillerde çok okur. Öğretmenler hem okumalı hem de tatil öncesi bütün öğrencilerine birer okuma listesi vermeli ,okunabilecek kitaplar önermeliler. Şanlıurfa’mızda da tatilde okumak bir gelenek olmalı. Örnek olmak çok önemli. Unutmayalım bilginin kaynağı kitaptır. En az ayda bir kitap,haftada bir dergi, günde bir yerel bir de ulusal gazete okumanın bizim için bir yaşam tarzı olması gerekir.
***
ŞANLIURFA: Uygarlığın Doğduğu Şehir - ŞURKAV YAYINLARI
Şanlıurfa Valiliği ve ŞURKAV işbirliğiyle bölgenin kültürel zenginliği “Şanlıurfa : Uygarlığın Doğduğu Şehir “ adlı kitapta toplanmış. Kitap bölgemizi tarih,arkeoloji,mimari,turizm,sanat,edebiyat ve halk kültürü açısından ele almış. Edessa uygarlığından başlayarak Şanlıurfa ‘ya uzanan tarihsel sürecin incelendiği kitapta bölgeye ait en eski fotoğraflar yer almış.Eski çağdan Kurtuluş Savaşı’na kadar Urfa tarihiyle başlayan kitapta Harran Yazıtları,Urfa Kütüphaneleri Tarihi,mimari eserlerin özellikleri de ayrıntılarıyla anlatılmış. Kentimizde yapılan arkeolojik araştırmaların da incelendiği kitapta , Şanlıurfa’nın dünya inanç turizmindeki yeri aktarılmış,sanat ve edebiyat ile halk kültüründen örnekler verilmiş.
***
1. Edessa Urfa Kutsal Şehir – Judah Benzion Segal –İletişim Yayınları
2. Başarıya Götüren Yol-Ali Erkan Kavaklı-Nesil Basım Yayın.
Mutluluk Elinizde,Evlilikte Mutluluk, Ruh Hastalıkları ve Korunma Yolları - Türdav yayınları.
Yerliler ve Yersizler-Mustafa İslamoğlu -Denge Yayınları
Hayatın İçinden-Cüneyt Suavi – Zafer Yayınları.
Savaşçı – Doğan Cüceloğlu – Remzi Kitapevi
Su Üstüne Yazı Yazmak . Muhyiddin Şekur-İnsan Yayınları
Gönül Bahçesinden Son Nefes-Osman Nuri Topbaş-Erkam Yayınları
( Çocuklar için)Sevgi Marketi/Huzur Ormanı/Gökten İnen Balık-Cüneyt Suavi-Zafer Yayınları
10. Küçük Yaştaki Adamlara Büyük Boydaki Bilmeceler-Cüneyt Suavi-Zafer Yayınları
Yukarıda bir kitabın tanıtımını ,ayrıca beğenilerek okunan birkaç kitabın da isimlerini sıraladım. En kısa zamanda bir kitapevine giderek dilediğimiz bir kitabı alalım ve okuyalım.Yakın çevremizi okumaya teşvik edelim.

TAVSİYE KİTAPLAR

ÖĞRETMENİ BAŞARIYA GÖTÜREN YOL - Ali Erkan KAVAKLI - NESİL BASIM YAYIN
Daha önce özellikle öğrenciler ve gençler için Başarıya Götüren Yol isimli harikulâde güzel bir eser kaleme almış olan Kavaklı, bu defa öğretmenlere yönelmiş. İnsanımızın kalitesini yükseltmek ve verimliliğini artırmakta kararlı ve ısrarlı. “ Bir ülkenin eğitim kalitesini gösteren en önemli kriter, kalkınmışlığıdır. İyi yetiştirilmiş insanlar, hayatta daha bilgili, daha becerikli ve daha verimli olurlar. Çocuklarımızın ve gençlerimizin okullarda hayata hazırlanması gerekir. Onların eğitiminde öğretmenlerin çok önemli bir rol oynadığı herkesin bildiği bir gerçektir. Ülkemizin kalkınmasını ve gelişmesini istiyorsak öğretmen eğitimine ve mevcut öğretmenlerin daha nitelikli hale getirilmesine önem vermek zorundayız. Öğretmenlere değer vermek ve onları daha başarılı hale getirmek hem çocuklarımız için hem de toplumun geleceği için çok büyük önem taşıyor. ” diyor Kavaklı.
Bu düşünceden yola çıkmış eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı. Öğretmeni Başarıya Götüren Yol isimli yeni kitabında öğretmenin nasıl daha başarılı olabileceği konusunda ilgi çekici bilgiler veriyor. Kavaklı’ya göre iyi bir öğretmen şu niteliklere sahip olmalı: 1. Çalışkan ve bilgili olmalı, branşını çok iyi bilmeli. 2. Öğrencilerini ve mesleğini mutlaka çok sevmeli. 3. İdealist olmalı. 4. İnsanlara hizmet etmekten zevk almalı. 5. İyimser olmalı. Geleceğe umutla bakmalı.6. Öğrenciler ile ilgilenmeli, onların isimlerine ezbere bilmeli. 7. Çok okumalı ve kendisini sürekli yenilemeli.8. İnsanlarla iyi geçinmeye ve meslektaşları ile yardımlaşmaya önem vermeli. 9.Velilerle diyalog içinde olmalı.10. Anlayışlı olmalı, çocukları dövmemeli, azarlamamalı. Aksine onlara yüreğinde yer vermeli. Kavaklı, kitabını kendi tecrübelerinden yola çıkarak kaleme almış. İçerisinde mesleğinin ilk yıllarında yaptığı birçok yanlışı anlatmış ve meslektaşlarının aynı yanlışları yapmaması için açık yüreklilikle kalbini ve yüreğini açmış. Kitapta birçok hatıra ve hikâye anlatılmış. Ayrıca insanı güldüren güzel fıkralar ve duygulandıran güzel şiirler var. Kavaklı’nın kitabının öğretmenlere ve velilere faydalı olacağı muhakkak. Eğitimi ciddiye alanlara tavsiye ederiz. 254 Sayfa - NESİL BASIM YAYIN - YAYIN YILI :2002
***

TAVSİYELER -
Mustafa İslamoğlu - Denge Yayınları: 42
"Tavsiyeler", Gençlik Dizisi'nin ilk serisi olan "Bilinç Serisi"ne sonradan dahil edilmesi kararlaştırılan bir kitap.
Bu eser, Mustafa İslamoğlu'nun bir dizi sohbetlerinden oluşuyor. Okuyucuların Bilinç Serisi içerisinde yazarımızın bir eserinin de yer alması talebi göz önüne alınarak her yaştan insanın istifade edeceği bu güzel eseri
Bilinç Serisi arasında yayınlanmış. Şüphesiz kitap, Bilinç Serisi'nin tamamlayıcısı olmaktan öte bir nitelik taşıyor. O da, kitabın her seviyeye hitap ediyor olması. Din'in nasihat olduğu ilkesi göz önünde bulundurularak
okunacak olan kitabın, okuyucuya, fikrî ve amelî sahada çok şeyler vereceğine inanıyor, aşağıda kitaptan bir bölüm sunuyoruz.
ŞEVKAT
“İnsanlara şefkat ve merhamette güneş gibi olunuz. Işığınızdan fasıklar dahi yararlansın. Unutmayınız ki ruhlarında şefkat taşımayanlar “nasipsiz” insanlardır. Ancak acınılası insanlar acıyacak yerlerini yok ederler .
Ağlamayan gözden,sızlamayan özden,kızarmayan yüzden , Allah’ a sığınınız. Çok yer karından,çok konuşur dilden,çok uyur gözden ,Allah’a sığınınız. Aklı iptal eden kalpten,imanın önüne geçen akıldandüşünceyi hadım eden duygudan,duyguyu yok sayan düşünceden faydasız bilgiden,ahmağın dostluğundan,cahilin önderliğinden , zalimin liderliğinden Allah’a sığınınız.” 1.Baskı: Mart 1998 100 sayfa Denge Yayınları
***
Tavsiyeler-II -
Mustafa İslamoğlu -
Denge Yayınları: 122
İnsan unsuru, tüm toplumsal yapıların çekirdeğini oluşturur. İnsan kumaşının kalitesi ise, bir toplumsal yapının kalitesini belirler. İnsan kumaşının kalitesi o kumaşı dokuyan ailelerden bağımsız düşünülemez. Bu nedenledir ki, kumaşı kaliteli bir insan, mutlaka kaliteli bir aile elinde yetişmiştir.İnsan dokumak kumaş dokumaktan,
insan yetiştirmek ağaç ve çiçek yetiştirmekten çok farklı şeylerdir. İyi ve şahsiyetli insanlar, iyi ve şahsiyetli ana-babalar eliyle yetiştirilir. O halde, çocuk terbiyesi, aile terbiyesinden ve karı-koca ilişkisinden bağımsız değildir.
İşte bu kitap, hem aile terbiyesi ve karı-koca ilişkileri, hem de çocuk terbiyesi konusunda kısa, özlü ve vurgulu tavsiyeler içermektedir. Kitabın birinci bölümü; Aile,Ailenin korunması,Aile sistemi,Sağlıksız kurallar sağlıksız aileyi doğurur,eş seçimi,sağlıklı şahsiyet,sağlıksız birey, olgun insanın nitelikleri,nikah,eşler arası ilişki,sağlıklı iletişim,aile içi tartışma ve çözüm yöntemi konularını içeriyor. İkinci bölüm ise ; Çocuk eğitimi,analık,hamilelik ,doğum ve sonrası ,çocuğun şahsiyeti ilk yedi yılda oluşur,emniyet duygusu, kimlik duygusu,yeterlilik,göç duygusu,özdenetim ve sorumluluk bilinci, Doğuştan gelen duygular yok sayılmamalı kanalize edilmeli,Çocuk ve cinsellik,çocuk ve dayak,çocuk eğitiminin koordinatları,Fikri hür vicdanı hür nesiller için çocuk şahsiyetinin oluşmasında temel ihtiyaçlar,duygusal-fiziksel-düşünsel ihtiyaçlar,Çocuk eğitiminde dil dışı alternatif diller,Cinsel ayırım:kız-erkek,Çocuk ve öğretim, çocuk ve şiddet,çocuk ve ahlak ,Çocuk ve ibadet,çocuk ve sevgi, bölümlerinden oluşuyor. Özellikle yeni evlenenler veya evlenecek olanlar bu kitabı okumalılar.
ÇOCUK VE SEVGİ
“İnsan ekmekle doyar,emekle büyür,sevgiyle yaşar. Nasıl ki varlık alemi Allah’ın sevgisinin bir ifadesi ise,
çocuk da insanın sevgisinin bir ürünüdür. Her çocuk cennet meyvesidir ve bu meyve Muhabbet ağacında biter.
Daha anne karnındayken çocuk sevgiyi hisseder ve temeli sevgi ile kurulan çocuklar ,temelinde sevgi olmayan çocuklardan tavır ve davranış yönüyle farklılık arzederler. Psikologların ortak görüşü ,çocukta duygusal gelişmenin Zihinsel gelişmeden önce olduğu yönündedir. Bedensel gelişme ise en sonuncu gelmektedir.
Şu halde ,duygunun en büyük gıdası sevgidir. Sevgi ruhu besleyen bitimsiz bir besindir.Çocuğun ruhi gelişimi ,başta anne olmak üzere ailenin ona vereceği sevgiyle orantılıdır. Tıpkı annenin yerini hiçbir dadı tutamadığı gibi
sevginin yerini de hiçbir gıda tutamaz. Annenin bebeğine gülmesi,onu okşaması, öpmesi ve hatta kokusu dahi ,onun sütünden çok daha önemli ve çocuğun ruhi gelişimi için şarttır. Modern dünyanın çocukları”ana kuzusu” değil “kreş kuzusu” oldukları için , modern insan sevgisiz büyümekte ve eline geçirdiği anda da sevgiyi katletmektedir .Sevgiyle büyütülen çocuk sevgi umut ve hayat dolu bir insan olur;Sevgisiz yetiştirilen bir çocuk ise nefret,kin ve intikam hisleriyle dolu olur. Aile çocuğa verdiği sevgiyi bir sadaka,hem de sadakaların
en güzeli bilmek zorundadır. Sevgi ile terbiye terbiyelerin en güzelidir ve “Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak”tır.
Merhamet ve şefkat bunu gerektirir. Hz.Peygamber’i çocukları öpüp severken gören bir bedevi“Demek sen çocukları öpüyorsun? Benim şu kadar çocuğum var daha hiç birini öpmedim.” Deyince Hz. Peygamberin cevabı
şöyle olacaktır: “Allah senin kalbindeki merhameti söküp aldıysa ben ne yapabilirim ki?”(Buhari-Edep 18)
Sevmek, kişinin sevdiğine kendisinden bir parça vermesidir. Çocuğunuza alacağınız en pahalı oyuncaklar ,
ona ikram ettiğiniz en değerli yiyecekler ,ona götüreceğiniz en ilginç ve heyecan verici geziler....bunların hiç biri ona ayıracağınız zamanın yerini tutamaz. Emerson şöyle der: “Hediyeler armağan değildir,verilmemiş armağanlar için birer kaçamaktır. Gerçek armağan ,karşınızdakine kendinizden bir parça verebilmektir.”
127 sayfa 1. Baskı: Ekim 1998, 4. Baskı: Ocak 2000 -Denge Yayınları
***

RAHMET ÖYKÜLERİ
Murat ÇİFTKAYA -
TİMAŞ YAYINLARI
Rahmet Öyküleri 'Rahmet Peygamberi'nin dilinden derlenmiş öyküler. Kimileri doğrudan hadis-i şerif, kimileri ise hadislerden ilhamla oluşturulmuş yeni kurgular. Hepsi de İslam'ın evrensel mesajını din ve ırk gözetmeksizin yüreklere taşımayı hedefliyor. Rahmet Öyküleri'nde Efendimiz'in temsiller ve misallerle varlığın hakikatini nasıl insanlara kavratıp benimsettiğini göreceksiniz.Tüccar : Bir zamanlar bir tüccar yaşardı. Kendi halinde birisiydi. Dindar olduğu söylenemezdi, ama onunla ticaret yapanlar pişman olmazdı. Yüreği merhametten nasip almıştı. Bir gün bu adam öldü. Ruhunu almak için bir melek geldi ve ona sordu. 'Dünya hayatında hayır işledin mi?''Bilmiyorum' diye cevapladı adam. 'Bir daha düşün bakalım, belki hatırlarsın' diye tekrarladı melek. Bir şey hatırlamıyorum' dedi adam, 'ancak dünyada iken, insanlarla alışveriş yapardım. Bu işlemlerde zengine ödeme müddetini uzatır, fakire de ödeme işlerinde hoşgörü ve bazı eksikliklere göz yummak şeklinde kolaylık gösterirdim. Allah, bu iyiliği sebebiyle affedip Cennet'e koyduSevinç : Bir adam üzerinde hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat ediyordu. Bir ara yorgunluktan başını yere koyup uyudu. Uyandığı zaman gördü ki, hayvanı başını alıp gitmiş. Her tarafta aradı, fakat bulamadı. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp:'Hayvanın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım.' dedi. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzandı. Derken bir ara uyandı. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı duruyordu, üzerinde de yiyecek ve içecekleri!Peki ödülü kim kazandı dersiniz?İşte Allah'ın mü'min kulunun tövbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır.
YAZAR : Murat Çiftkaya
Önce İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu yönetiminden, daha sonrada MÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. Şu anda özel bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Çiftkaya yaptığı başarılı tercümelerle yayın piyasanın dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştır. Beş kitaplık bir projenin ilk kitabı olan İlham Öyküleri adlı çalışması okuyucular tarafından büyük bir beğeni ve ilgi ile karşılanmıştır.
175 SAYFA 3. HAMUR KAĞIT 13.5 X 19.5 cm 975-362-670-03
***

BİZ BU HAYATIN NERESİNDEYİZ ?
Mehmet Akar -
TİMAŞ YAYINLARI
“Biz Bu Hayatın Neresindeyiz”, alt başlığıyla “Risale-i Nurlar’dan Sosyal Meselelere Çözümler” Mehmet Akar’ın son kitap çalışması. Akar’ın yeni kitabı Risale-i Nur’un sosyal meselelere tuttuğu bir ayna. İçerisinde sevgiden hürriyete, iktisattan işsizliğe, cehalete, kadına, propagandaya kadar pek çok konuda Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin dikkatleri ve sosyal problemler için önerdiği çözümler yer alıyor. Yazar Risale-i Nur’u yine Risale-i Nu’run ışığında sade, anlaşılır bir dille açıklarken konuyu tarihi olaylar, nükte ve hikayelerle süslüyor. Alıntıları yaptığı eserler Bediüzzaman’ın fazla bilinmeyen kitapları: Münazarat, İşarat, Divan-i Harb-i Örfî, Hutbe-i Şamiye, Hakikat Çekirdekleri... Kitabın en güzel yanı probleme değil çözüme yönelik olması ve çözümlerin Kafdağı’nın ardına saklanmamış olması. İçerisinde bulunduğumuz durumun vehametini dile getiren onca eserden bu özelliğiyle ayrılıyor. Her formül uygulanabilir, her hedef varılabilir cinsten. Önerilen her çözüm nerede olduğumuz kadar hedefe olan uzaklığımızı ölçmeye yarayan kilometre taşları. İlke olarak benimsenip sosyal hayata aktarılmaları imkan dahilinde şeyler. Zamana ve olaylara çevrilmiş Kur’anî, net, temel doğruları benimsemeye yönelik ve ümit aşılayan bir bakış açısı..
Mehmet Akar bu çözümleri görünür kılmakla gerçekten önemli bir hizmeti ifa ediyor. Ortaya çıkardığı tablo İslami, İslami olduğu için de insani ve evrensel bir toplum modeli. İslam’ın ne olup olmadığının bile Müslüman kimlikler üzerinde sorgulandığı günümüzde sosyal bir reçete mahiyetinde “Biz Bu Hayatın Neresindeyiz”
262 sayfa 13.5 x 21 Avrupa İthal Kağıt 975-362-611-8
***
FİRAVUNUN ÖLDÜREMEDİĞİ MUSA'DIR -
Hekimoğlu İsmail - TİMAŞ YAYINLARI
Hazreti Musa Kur’an-ı Kerim’de adından en çok söz edilen peygamber. Hayatı hakkında ayet ve hadislere dayanarak teferruata varıncaya kadar çok şey söylenebiliyor. Fakat üzerinde ısrarla durulması gereken bir şey var ki, o da Kur’an-ı Kerim’deki kıssaların salt tarihi bir bilgi olarak ele alınamayacağı. Bu hakikati hareket noktası olarak kabul eden Hekimoğlu İsmail yeni romanı Firavunun Öldüremediği Musa'dır’da Hazreti Musa’nın hayatını geçmişi değil şimdiyi baz alarak hikayeleştiriyor. Kitabın satırları arasında gezinirken milattan önceyle milenyum, Mısır’la Anadolu toprakları arasında gidip gidip geliyor, hatta tarihi birikiminizi de bu şablona oturtarak yeniden değerlendirebiliyoruz. Çünkü zaman ve mekan değişse de değişmeyen bir insan hakikati var. Bunun için tarihin tekerrürden ibaret olduğu söyleniyor. Arif Nihat bunun için “Ebu Lehep ölmedi ya Muhammed / Ebu Cehil kıt’alar dolaşıyor” diyor. Değil midir ki kainat zıtlar alemidir, iyiyle kötünün, küfürle imanın, zulmetle nurun mücadelesi Hazreti Adem’le başlamış, kıyametle dek sürecektir.
Musa’yla Firavun da bu zıtlar aleminin iki temsilcisi. Musa yed-i beyzanın, âsânın ve Kıptîleri canından bezdiren daha nice mucizenin sahibi; Kelamullah’a mazhar. Firavun Mısır’ın efendisi. İsrailoğulları’nı köle olarak çalıştıran. Ehramlar yaptıran. Taht sahibi. Musa davet eden, firavun reddeden. Musa inanan, Firavun inkar eden. Musa Rabbine dayanan, Firavun saltanatına güvenen... Ve inananların zaferiyle nihayetlenen bir tarihi tablo daha. Fakat insanın hamken olması, pişip yanması kolay değil. Çöle düşüp nice imtihanlardan geçen, mucizelere şahit olan, ama yine de onca hata işleyen insanlığın değişmez dramı.
Hekimoğlu İsmail sade, akıcı bir konuşma diliyle kaleme aldığı ve Kur’anî kaynaklara dayanarak hazırladığı Firavunun Öldüremediği Musa'dır’da ümmet olma sorumluluğu üzerinde duruyor. Eseri bir roman diliyle okumanın rahatlığı içerisinde hem Hazreti Musa gibi ulu’l-azm yani beş büyük peygamberden birinin hayatını İsrailiyat’tan arındırılmış olarak öğreniyor, hem de değişmeyen insan hakikatini yaşadığınız zaman ve mekana uyarlıyorsunuz. İşte bu noktada Kitabın adı bir şifre gibi çözümleniyor: Firavun’un öldüremediği Musa’dır. 156 sayfa 13.5 x 19.5 -3.hamur 975-362-619-3
***

Hiç yorum yok: