18 Ekim 2007 Perşembe

DEĞİŞİM VE SEÇİM

Bildik bileli Anadolu insanının üzerinde projeler üretiyorlar. NATO’ya girdiğimizde önce komünizm öcüsü ile korkutulmaya başlandık. ABD saflarında kalmamız için uzun yıllar bu hikâyelerle yaşadık. Bu projede hayli başarılı oldularsa da bu söylemler zamanla eskidi. Yerine seksenli yıllarda sağ-sol çatışmalarını servis yapmaya başladılar. Binlerce insanımız birbirini öldürdü o dönemde. Tabi NATO kaynaklı bu projede zamanla eskidi.Alevi-Sünni çatışması garnitürü de pek işe yaramadı. İnsanlarımız oynanan oyunun iyice farkına varmaya başlamışlardı artık. Doksanlı yıllarda ise milliyetçilik akımları pompalanmaya başlanıldı aynı kaynaklar tarafından. Türk-Kürt çatışması hedefleniyordu. Bunun için yapılmadık entrika bırakmadılar. Her iki tarafın laikçileri var güçleriyle çalıştılarsa da, binlerce insanımızı öldürdülerse de; sökmedi. Toplumsal çimentomuzun İslâm olması senaristlerin emellerini boşa çıkardı. Türkler ve Kürtler birbirlerini sevmeye hep devam ettiler, kışkırtıcı provokatörlere yüz vermediler.Sıra İslâmcı-Laik kamplaşmasına gelmişti. Yine belli dış kaynaklardan beslenen derinlerdeki odakların her türlü oyunu denemelerine rağmen bu proje de tutmadı. 28 Şubat döneminde, İslâm dinine inanan insanlara yapılanlar inananların imanını daha da arttırdı. Ayrıca dindarların inançlarında kaynaklanan hoşgörüsü ve karşıtlarını yok etmeye değil var etmeye/kurtarmaya dönük, dua eksenli yaklaşımları Anadolu insanının daha da bir araya toplanmasına sebep oldu.28 Şubat sonrasında kurdurulan koalisyonlar artık ayılmaya başlayan insanlarımızın yüz vermemesinden ve çok cılız olduğundan yok olup gittiler. Ardından bütün hukuki engellemelere rağmen halkımız Ak Parti’yi iktidara getirdi. Yine bu halk ‘Muhtar bile olamaz’ diye çığlık atanların inadına Recep Tayip Erdoğan’ı Başbakanlık koltuğuna oturttu.Kabul edilmesi halinde; BOP projesi doğrultusunda tamamen ABD ve tetikçisi İsrail’in oyuncağı haline geleceğimiz 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçmemesi milletimizin yüzünü bir kere daha ak etmiştir. Bu direnişin ardından ABD’nin intikam eylemleri de çoğunlukla boşa gitmiştir, oyunları boşa çıkmıştır. Bunlara örnek olarak; Şemdinli olaylarını, Danıştay suikastını, mikro milliyetçi Türk ve Kürt gurupçukların eylem yapmak için piyasaya sürülmesini verebiliriz.2007 yılında ise, Cumhurbaşkanının halktan birinin seçilmesini engellemek için aynı güçler tarafından yazılan senaryolara örnek olarak; PKK terörünün yeniden arttırılmasını, H.Dink cinayetini, Malatya cinayetlerini, hükümet karşıtı sözde cumhuriyet mitinglerini, DYP ve ANAP’ın CHP’nin hizmetine verilmesiyle meclisi boykot etmelerini, gece yarıları verilen sanal bildiriyi, Anayasa Mahkemesinin 367 kararını, Ankara’da ki menfur patlamayı, CHP-DSP birlikteliğini verebiliriz.Cumhurbaşkanlığı seçimindeki seviyesiz engelleme çalışmalarının iflası, halkımızın Abdullah Gül’ün etrafındaki gönül birliğini daha da arttırmıştır. Halkımız meclis yoluyla veya halkoylamasıyla kendi adayını Çankaya’da göreceği günleri beklemektedir.Şimdi ise 22 Temmuz’da yapılacak seçimler öncesinde yine birçok senaryoyu piyasaya sürüyorlar. Bunlardan ilki İstanbul’daki bir lisede vakit namazlarını kılmaya çalışan çocuklarımızın öcü gibi gösterilmeye çalışılmasıyla olmuştur. Gördüğümüz kadarıyla gün geçtikçe basitleşen senaristler 28 Şubat öncesindeki gibi bir kaos ortamı yaratmak için gürültü yapmaya başlamışlardır.Halkımız hep aynı senaristlerin hazırladığı, koalisyonlarla / çığırtkanlıklarla / anlamsız söylemlerle / bağımsız aday oyunlarıyla ; elit statükoculardan yana tek cephe oluşturanlara inat yine kardeşlik ve beraberlikten yana olacaktır. Halkımız geçmişte olduğu gibi bu gün de oynanan oyunları, yeise kapılmadan bozmaya devam edecektir. Seksen yıllık statükocu elitlerimiz ne kadar inat etseler de hem TBMM’ne hem de Çankaya’ya “Anadolu insanlarından” yana olanlar gideceklerdirSeçime rağmen borsanın zirve yapması, Petkim’in %51’inin rekor fiyata satılması, çetelerin provokasyonlarla halkımızı yönlendirememesi ve afişe olmaları, ABD’nin zor durumda kalarak artık K.Irak kozunu kullanamaması, AB’den askerimizi çekince(AGSP) Avrupalıların akıllarının başlarına gelmesi, Anayasa mahkemesinin Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci kavramaya başlaması ülkemizin güzel günlere doğru gitmekte olduğunu göstermektedir.22 Temmuzda tercihimizi; değerlerimizi aşağılayanlara, ülkemizdeki değişime set çekenlere, Anayasa mahkemesine gidenlere, demokrasiyi içine sindiremeyen çetelere, geçmişte ülkeyi kan gölüne çeviren ama bugün statükocu elitlerin emri ile canciğer koalisyon hazırlıkları yapanlara, ülke insanını kamplara bölenlere karşı kullanalım böylece istikrarı devam ettirmiş ve devlet içinde değişimi savunanlara yardım etmiş, halkımızla devletimizin kucaklaşmasını sağlamış oluruz…İçinde bulunduğumuz zaman diliminde; dış güdümlü statükocu elitlerin karşısında tek başına tavır alanlar desteklenmelidir.
E.AHMET HATİP

Hiç yorum yok: