18 Ekim 2007 Perşembe

YA HAYRI SÖYLE YA SUS

“ İşte sizler böylesiniz;(diyelim ki ) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız ,ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp duruyorsunuz ? Oysa Allah bilir,sizler bilmezsiniz.(Al-i İmran Sûresi / 66 )
Seksenli yıllarda öğretmenevinde bir grup öğretmen toplanmış sabah muhabbeti yapıyorlardı. Ateşli konuşmaları ilgimi çekince selam verip yanlarına oturdum. Birileri Türkiye’nin ekonomik sorunları üzerine hayli iddialı sözler söylüyor , öneriler getiriyorlardı. Diğerleri de söylenenleri reddediyor teferruatlara dalıp farklı iddialarda bulunuyorlardı. Tartışmaları böyle sürüp giderken bir ara yan masada konuşmaları neredeyse bir saattir dinleyen ,Eskişehir’den sürgün gelmesinin dışında pek tanımadığımız yaşlıca bir öğretmen konuşmak için müsaade istedi. Önce konuşanlardan kimlerin ülke ekonomisi üzerine araştırmalar yapıp eğitim gördüklerini sordu. Kimseden ses çıkmayınca ‘eğitim görmediğiniz ,araştırma yapmadığınız bir konuda hatta kendi evlerinin ekonomisini bile denk getiremeyenler nasıl böyle uç iddialarda bulunabilirler , bu iddialarınız memlekete ne gibi katkılarda bulunur , bu ve benzeri konuları bu işin uzmanlarına bırakmak gerekmez mi ? ‘ diye sordu. Yine kimden ses çıkmayınca ‘Bütün meslek grupları kendi ilgi alanlarında dolayısıyla öğretmenlerde eğitim ve öğretim konularında araştırma ve incelemeler yapıp bunları diğerleriyle paylaşsalar mesleklerinde daha verimli olmazlar mı ? Bu şekilde ülkemizde daha az sorunla daha huzurlu bir yaşam olmaz mı ? ‘ diye konuşmasını bitirdi. Kısa bir sessizlikten sonra birileri görevliden okey takımını istedi , az önceki konuşmacılar hararetli bir oyuna daldılar...
Günlük konuşmalarımızda ve iddialarımızda ne kadar bilgi sahibi olduğumuzu hiç düşündük mü ? Suçlamalarımızda gerçekten doğru bilgimiz ve bir hak payımız mı var yoksa menfaatlerimiz / çıkarlarımız , heva ve heveslerimiz mi ön planda. Konuşmalarımızda bilerek-bilmeyerek gıybet, iftira veya hakaret ettiğimizin farkında mıyız ?
Bakınız şehrimizde ister istemez şahit olduğum,hani derler ya ‘ağzı olanın konuştuğu menfaat dolu söylenmelerden ‘ birkaç örnek vereyim.
Sanayideki bir tanıdık kendisinin de hararetle oy verdiği belediyenin aleyhinde şiddetle atıp tutuyordu. İlgi alanımın dışında bir konuydu ama biraz sonra bütün iddialarının ‘menfaatine dokunduğu için’ olduğunu kendisi de itiraf etti. Aslında yukarıda kendisinin de iş yeri olduğunu ama burada müşterinin daha çok olacağını sandığını söylüyordu.
Akabe’nin sol tarafında barakadan bağ evi yapıp , üç beş ağaç dikerek sahiplenen bir vatandaş yıkım kararı alınması üzerine atıp tutuyordu. Şu sıralar Urfa ile ilgili okuma çalışması yaptığımdan bölgeyi tanıyordum. Kendisine , sahiplendiği yerin tarihi Edessa kentinin kalıntılarının bulunduğu sit alanı olduğunu söyleyince verdiği cevap ilginçti : ‘ Biz bunlara neye oy verdik ?’
Adam otobüste her gördüğüne yapışıp sorumluları karalıyor ’ Bunlar ne biçim Müslümanlar ? Evimin bir odasını büyütüp Kur’an kursu yaptım,bunlar ise yıktırıyorlar...! ‘ Kendisine,odayı koskocaman salon haline getirmek için gerekli resmi izin aldın mı ve yaptığın salonu görevli /ilgili bir kuruma bağışlamayı düşündün mü? diye sorulunca sinirlenip söyleniyor : ‘Biz bunlara neye oy verdik ?’
İşi gücü olmayanlar, sorumluları tarafından yeterince denetimleri yapılmayan ; semt pazarları, fırınlar, kasaplar,internet kafeler,okul kantinleri ve inşaat yapanlar,haksız ihale almak isteyenler, yedi sülalelerinin işe alınması için uğraşanlar menfaatlerine dokunulunca hep aynı nakaratla şikayet dolu dedikodu kazanını kaynatıyorlar . ‘Biz bunlara neye oy verdik ?’
Şehrimizin daha yaşanılır olması için ; herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yapmalı, problemler iyice araştırılıp sonra gerekli makamlara usulünce ulaştırılmalı,halkın menfaatlerinin kişisel menfaatlerimizden daha önde geleceğini anlamalı, şehrimize hizmet etmek isteyenlere engel olmamalı, gıybet, iftira ve neredeyse geleneksel olmuş dedikoduculuktan uzak durmamız gerektiğini öğrenmemiz lazım artık.
‘Ya hayrı söyle ya da sus !’ sözünü prensip edinmemiz dileğiyle...

Hiç yorum yok: