18 Ekim 2007 Perşembe

CAMDAN BAKACAK ARAP KIZLARI NEREDE ?

Ulusal Kurtuluş Savaşımızı yapan ender milletlerden olmakla övünürüz hep. Çocuklarımıza kurtuluş savaşımızı gururla anlatır ve öğretiriz. Bayramlar yaparız yıldönümlerinde. Biz Urfalılar en kara günlerimizi İngiliz ve Fransız işgallerinde yaşamışızdır. O yıllarda bize dostluk edenleri hiç unutmayız, işgalci düşmanları da... İşgalcilerle işbirliği yapanları da hiç unutmayız. Bu yüzden uzun yıllar bir arada yaşadığımız Ermeni komşularımızın adını bile duymak istemeyiz. Her 11 Nisan’da Fransız işgalcilerini ve işbirlikçilerini kovuşumuzu hatırlar seviniriz.
Şimdilerde ise ne kadar utanç vericidir ki , komşumuz Irak’taki Ulusal Kurtuluş Savaşı veren kahramanları teröristler olarak görüyor , çoğu zaman da işgalci ABD ‘nin sesi olan medyanın diliyle onları tanımlıyoruz.
İşsizlik sıkıntısını bahane edip işgalcilere gıda , yakıt vb. taşımakta bizlere yakışır mı? İşgalcilere bir şeyler taşımak onlarla işbirliği yapmak değil midir? Eğer bu yapılan doğruysa, Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Ermeni komşularımızın Fransızlarla işbirliği yapmalarını da hoş görmeliydik.
“Yeniden yapılandırma , geleceğinde söz sahibi olma , zenginliklerinden pay kapma” ve “işgalcilerin yapılandırdığı yönetimin daveti ” ile işgalcilerin safında yer almak bahaneleri ayıp değil mi ? Urfamızın işgalinde , Zeytunlu’dan buralara kadar gelen 200 kadar işbirlikçi Ermeni milisinin de neredeyse aynı iddiaları yok muydu ?
Şeytanın çocukları işgalci ABD ve İngiliz askerleri her gün Ulusal Kurtuluş Savaşı veren Irak halkını katlediyorlar. Evlerinin üstüne uranyumlu bombalar atıyorlar. Televizyonda olanları seyrederken rahatça yemeklerimizi yiyebiliyorsak veya çaylarımızı yudumluyorsak , kalbimizde bir sıkıntı duymuyorsak bazı değerlerimizi unuttuğumuzu göstermez mi bu ?
Çocuklarımızın yağmurlu günlerde tekrarladığı “arap kızları” camdan bakamayacak mı artık ? Her gün onlarcası katledilen ya da tecavüze uğrayan arap kızları...
Geçmişte Ulusal Kurtuluş Savaşının en güzel örneklerinden birini veren bu millet de biliyor ki ;” İşgalcilere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı veren bütün milletler zafere ulaşmışlardır.”
Bir şiir cd ‘sinde Hatemi hocanın okuduğu bir şiiri beğenmiş not almaya çalışmıştım, paylaşalım istedim.

AŞIK GARİP COĞRAFYASI
Kentlerin bir çoğunda uzun kavak kalmadı ki gıcırdasın
Ama benim sol yanımda sancı baki...
Anne ne olur ki sıram gelmiş olsun varsın.
Ben ölürsem benden genci var tabi ama Aşık Garip değil hiç biri.

Ben de olamadım yokmuş kısmette. Yaşadıkça Şahsenem’i hissettim.
Gerçi Tebriz’e Tiflis’e hiç gitmedim. Gitsem de bulamazdım eminim...
Anne Yunus ne dediyse hep çıktı ; şeytanlar semirdi kuvvetli oldu , zayıf kalsalar ne fark ederdi.
Bundan sonra aşık Garip olunur mu ki sen onu söyle anne ?

Şamı garibanda değilsek de muhakkak Çırağan’da değiliz anne
Lambalar söndü çakmağı kim yakacak. Bu uluyanlar çakal mı?
Ben hırkasını giymiş bir derviş miyim? Yoksa öldüm mü anne?
Hiçbir ilişkim kalmadı çevreyle...Yağmur beyhude yağıyor .
Hani camdan bakacak arap kızları da nerede?

Bir şahin uçurtma marifetim vardı kaleden kaleye.
Cılız kuşcağızlarmış onlar şahin değil.
Ben uçurduğum için uçmazlarmış başı boş uçarlarmış üstelik.
Sırtımda hırka , ayağımda terlik ,niye ben ölmüş müyüm anne?

Çıktım yücesine seyran eyledim kayak merkezleri olmuş yüceler.
Karlar üstünde kırmızı gagalı bir kara kuş
Dalgın ve bihuş bakıştık bir süre ,ben kuşça o insanca ...
Keremler gurbette işçiydiler Aslıları doğrusu aramadım.
Şahsenem’i düşündüm sessizce...
***

Hiç yorum yok: