18 Ekim 2007 Perşembe

FİLİSTİN’DE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI

EKİM 2004
Her gün haberlerde İsrail’in yaptığı Siyonist soykırım savaşından görüntüler izliyoruz. Utanç vericidir ki neredeyse bütün dünya İsrail’den yana tavır takınıyor. Sözlü ve yazılı basınımız da genellikle haberlerini kökeni belli haber ajanslarından aldıklarından kullandıkları dil ve olayları yorum tarzı hep zalimden yana. Oysa Filistin halkının Ulusal Kurtuluş Savaşının bir parçası olan intifada onurlu bir mücadeledir.
Filistin Ulusal Bilgi Merkezi , ‘ İntifada’nın patlak verdiği günden geçen ağustos ayının sonuna kadar’ yani İntifada’nın son dört yılında düşmanın işlediği suçlarla ilgili yayımladığı son istatistikler şöyle :
“Şehit düşenlerin toplam sayısı : 3700 ve bunlardan
Şehit düşen çocukların sayısı : 654
Şehit düşen kadınların sayısı : 242
Yaralıların sayısı :50 000 ‘in üstünde
Düşman cezaevlerindeki esirler : 7 400
Düşmanın yıktığı evlerin sayısı : 6757
Düşmanın işlemez haline getirdiği arazi : 68 728 dönüm
Düşmanın kestiği ağaç sayısı : 1 milyon 145 bin
Düşmanın yıktığı dükkan : 8778
Yerleşim sitelerinin bombalanması : 27 964 defa
Düşmanın yıktığı sanayi tesisi : 350
Etnik duvar için parsellenen toprakların alanı : 208 705 dönüm” ( Kaynak : Seyid Zehra - Ahbar El Haliç gazetesi,28 Eylül 2004 – Vakit gazetesi , 4 Ekim 2004 )

Bir zamanlar millet vekillerimizin dostluk guruplarına girmek için yarıştıkları, kendilerini eleştirenleri anında teröristlikle itham edebilen İsrail işgalcilerinin yönetimini kuruluşundan bu güne kadar bakınız kimler oluşturmuş. Bilgileri bölgeyi yakından tanıyan araştırmacı-yazar Ahmet Varol’un sitesinden alıntılıyorum.
“BM Filistin topraklarının bölünmesine dair karar aldığında yahudilerin eğitim görmüş silahlı yetmiş beş bin militanı bulunuyordu. Bu silahlı militanların mevcut yahudi terör örgütlerine göre dağılımı şöyleydi: Hagana: 60 bin, Balamah: 5 bin, Irgun: 5 bin, Şatiron: Bin. Diğer dört bin terörist de diğer terör örgütlerine mensuptu. İşte İsrail bu terörist militanlar tarafından kurulmuş ve yöneticileri de onların arasından çıkmıştır. Adı geçen terör örgütleri siyonist İsrail'in kurulmasından önce birbirinden ayrı gruplar halinde hareket etmelerine ve zaman zaman birbirlerine karşı tavır alıyormuş gibi görünmelerine rağmen İsrail'in kuruluşu aşamasında tam bir işbirliği içine girdiler. Kuruluşun gerçekleşmesinden sonra da tamamen birleştiler. Bu durum onların başlangıçtaki ayrılığının bir taktik olduğunu, bazı çevreleri yanıltmak, birinin işlediği eylemden diğerinin sorumlu tutulmasına fırsat vermemek ve buna benzer sebepler dolayısıyla böyle hareket ettiklerini ortaya çıkardı.
İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion 1945 yılında yahudi terör örgütleri arasında ortak koordinasyon kurulmasını sağlayan kişidir. Bu ortak koordinasyonun kurulmasından sonra Ben Gurion 1 Ekim 1945'de bütün yahudi terör örgütlerine hareket emri verdi ve bu emir doğrultusunda çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Daha sonra Ben Gurion hakkında İngiliz manda yönetimi tarafından tutuklama kararı çıkarıldı ama Ben Gurion Filistin'den kaçmış olduğundan tutuklanamadı.
Camp David anlaşmasının imzalandığı sırada İsrail başbakanı olan ve İsrail tarafından bu anlaşmaya imza koyan Menahem Begin 1943'ten itibaren Irgun terör örgütünün liderliğini yapmıştır. Deir Yasin katliamı ve Kral Davud Oteli'nin havaya uçurulması eylemleri onun militanları tarafından gerçekleştirildi. Irgun terör örgütü bunların dışında da pek çok terör eylemi gerçekleştirmiştir. Aynı Menahem Begin 1978 yılında Mısır devlet başkanı Enver Sâdât'la birlikte Nobel barış ödülüne lâyık görüldü.
İsrail'in Menahem Begin'den önceki başbakanı bayan Golda Meir 16 yaşından itibaren siyonist örgütler içinde faaliyet göstermiş biridir. Ben Gurion'un terör örgütlerinde faaliyette bulundu. Filistin'de İsrail'in kuruluşundan önce oluşturulan Yahudi Konseyi'nin ileri gelenlerindendi.
Beyrut kasabı lakabı ile ünlü olan İsrail'in eski savunma bakanı, daha sonra da iskân bakanlığı yapan Ariel Sharon, Kibya katliamı ile Sabra ve Şatilla katliamının sorumlusudur. 1982'de Lübnan'ı işgal eden İsrail kuvvetlerinin başında Ariel Sharon bulunuyordu. Sabra ve Şatilla katliamları onun gözetiminde gerçekleştirildi. Ariel Sharon, Filistinlilere çok ağır baskı yapılmasından yana olan Şahinler Grubu'nun da başını çekmektedir.
Bir ara Kudüs belediye başkanlığı yapmış olan Teddy Kollek, İsrail'in kuruluşundan önce pek çok kanlı terör eyleminin sorumlusu olan Hagana örgütünün ileri gelen elemanlarındandı.
İsrail'in Şimon Peres'ten önceki başbakanı ve kendisi de yahudi terörünün kurbanı olan İzak Rabin 18 yaşında Gizli Palmach Ordusu'na katıldı. 1948 Savaşı'nda Kudüs çevresindeki önemli çatışmaların komutanlığını yaptı. 1964 yılında İsrail'in genelkurmay başkanı oldu. 1967 Savaşı'nda da genelkurmay başkanlığı görevi Rabin'deydi. Bunlar birkaç örnek. Hepsi bu kadar değil elbette. İsrail üst kademe yöneticilerinin büyük çoğunluğunun hatta tamamının terör örgütlerinden yetişme olduklarını söylersek yanlış olmaz. Teröristlerin yönettiği bir ülkeden ancak terör beklenir.”

Hiç yorum yok: