18 Ekim 2007 Perşembe

BİZDEN BİR MANZARA

KASIM-2005
Bir sonbaharı , bir kışı yaşadığımız şu günlerde anlık güneşin çıkmasından istifade ederek balkona çıktım. Dikkatimi elli-altmış metre ötedeki bütün arabaların alarmlarının çalması çekti. Gördüğüm manzara hayli ilginçti. Yaşlarının dört ile altı arasında olduğunu tahmin ettiğim dört çocuk ellerinde sopalarla park etmiş arabalara güçlerinin yettiğince vuruyorlar alarmları çalınca gülüşerek sıradakine saldırıyorlardı. Bir ara içlerinden ikisi esnaf tarafından dükkanlarının önüne dikilen ağaç fidanlarına saldırdılar, dallarını kırıp arabalara yeniden hücum ettiler.
Bu arada içlerinden birisi çöp kutusunda biriken çöplerden yetişebildiklerini çekip yola savurdu. Diğerleri de seğirttilerse de boyları yetişmediğinden tekrar arabalara döndüler. Alarm sesleri gittikçe çoğalıyor,susanların yerini daha fazlasıyla yenileri alıyordu. Pencerelerden ve balkonlarından bakanlar ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Onlar da benim gibi , dört kişilik tanınmış markalı elbiseler giyen bu minik bedevileri hayretle izliyorlardı.
Yakınımızdaki okula yaklaştıklarında ilgi alanları değişti , yerlerden topladıkları taşları okulun camlarına fırlatmaya başladılar. Küçük olduklarından taşları camlara yetişmiyordu yetişmiyordu. Bu arada yakınımızdaki arabalar da taşlardan nasiplerini almaya başlamışlardı. Serde öğretmenlik var ya kendimi tutamıyordum artık müdahale etmeliydim. Tam ağzımı açmıştım ki aşağıdaki çocuklar ; bitişik binadaki balkonda onları (samimi söylüyorum) gururla hatta övgü dolu bakışlarla , bütün dişleri görülürcesine gülerek izleyen bir adama -baba ! -babo ! diye bağrışmaya başladılar.Sonra kendilerine sevgiyle el sallayan babalarının yanına gitmek için apartmanın girişine koşuştular.
Neredeyse yarım saattir izlediğim bu görüntülerin şaşkınlığıyla içeri girdim.Ne anlam vermeliydim bu gördüklerime bilmiyorum ki…Hem yıllardır Urfa’da oturup hem de böyle şeylere alışamadığımdan kendi kendime kızdım…İyi ki de müdahale etmemiştim. Bu hareketleri yapan çocuklarına gururla bakan ,onları ikaza yeltenenlere her halde pek medenice yaklaşmazdı. Allah korudu desenize…
En iyisi radyo dinlemek diye düşünüp , güzel bir hitabeti olan tanımadığım bir hoca efendinin konuşmalarını dinlemeye başladım. Besmelesizliğin ve haram lokmanın insandaki maddi ve manevi olumsuzluklarını anlatıyordu…

Hiç yorum yok: