18 Ekim 2007 Perşembe

DİĞER DİNLER MEŞRU MU ? ( 1 )

Kur’an’da ve hadislerde bir çok manada kullanılan din kelimesi , kavram olarak insanlığın en önemli faaliyeti olan inanmayı, bir yaratıcıya itaat ve ibadet etmeyi, ahlâkí davranışları, fazilet ve iyilikleri, toplumsal düzeni, doğru yolda olmayı ifade eder. ‘Din’ kelimesi ‘deyn’ kökünden gelir ve sözlükte; üstünlük, egemenlik, itaat, zorlamak, itaatkâr olarak kendini bir güce teslim etmek, birinin emrine girmek, onun emrine amâde olmak, onun hakimiyet ve otoritesi altında boyun eğmeyi kabul etmek,şeriat, kanun, yol, millet, âdet, taklit, hesaba çekmek, ceza veya mükâfat vermek borçlanmak anlamlarına gelir.. İsim olarak da ‘din’ kelimesi ; iyi ya da kötü karşılık, Âdet ve alışkanlık,itaat, zillet, bağlılık, üstünlük sağlamak, galip gelmek,hakimiyet, mülk ve hüküm,bir şeye zorlamak,itaat etmek, ya da tersi olarak isyan etmek,bir şeyi alışkanlık haline getirmek anlamlarına gelir.
‘Din’ kelimesi Kur’an-ı Kerim’de borç anlamına gelen ‘deyn’in dışında, dört anlamda kullanılır :
a- En yüce kudrete teslim olma, itaat etme, boyun eğme anlamında. ” (39 Zümer/11-12) (16 Nahl/52, 3 Âli İmran/ 83, 40 Ðafir/64, 65. 39 Zümer/2-3. 98 Beyyine/ 5...) Bu âyetlerde ve benzerlerinde ‘din’, yüksek bir otoriteye boyun eğme, ona itaat etme ve ona kul olma anlamında kullanılmaktadır. Din’in Allah’a has kılınmasının manası, hakimiyeti, hüküm koyma hakkını, ibadet ve itaat edilmeye layık olmayı yalnızca Allah’a ait kabul etmektir. Kulluk anlamında Allah’tan başkasına boyun eğmemek, O’ndan başkasına ibadet etmemek, kulluğa ait bütün hükümleri O’ndan almak demektir.
b- Ahiret, ceza, yani amellerin karşılığını verme günü anlamında: (26 Şuara/82) (38 Sad/78, 1 Fatiha/4. 15 Hicr/35. 37 Saffat/20. 51 Zariyet/6. 12. 56 Vakia/56. v.d.)
c- Hüküm, âdet, şeriat ve kanun anlamında: (24 Nûr/2. 12 Yusuf/76. 40 Ðafir/26. 42 Şûra/13, 21.. )
d- Allah’ın gönderdiği Tevhid Din’i anlamında: Kur’an’da ‘din’ en çok bu anlamda kullanılmaktadır ki, bu mana içerisinde hem Allah’ın hakimiyeti, otoritesi, hükmünün üstünlüğü, hem bu üstünlüğe kulların boyun eğip itaat etmeleri, hem de Allah’tan gelen hüküm, kanun ve şeriat konuları yer almaktadır. Din, aslında bütün bu anlamları içerisinde barındıran, Allah’ın hakimiyetine bir teslimiyet ve O’ndan gelen hükümleri kabullenmektir. Bu kelime, her ne olursa olsun yüksek bir otoriteyi ve bu otoriteye boyun eğmeyi, bu otoriteden kaynaklanan emir ve hükümleri uyulması gereken kurallar olarak kabul etmeyi, bu kurallara uyulduğu zaman mükâfat, karşı gelindiği zaman ceza alınacağına inanmayı içine alan bir hayat sisteminin genel adıdır.Batılıların kullandığı ‘religion’ sözcüğü de ‘din’ kavramının ifade ettiği anlamı karşılamaz..
“Bunu İbrahim oğullarına vasiyet etti, Yakub da: ‘Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak müslümanlar olarak can verin’ (diye aynı vasiyette bulundu).” (2 Bakara/132)
“Hiç şüphesiz din, Allah katında İslâm’dır…” (3 Âli İmran/197)
“Peki onlar Allah’ın dininden başka din mi arıyorlar. Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülmektedir.” (3 Âli İmran/83)
“...Bugün size dininizi kemâle (olgunluğa ) eriştirdim, üzerinizdeki nimeti tamamladım ve size din olarak İslâm’ı seçip beğendim...” (5 Maide/3)
“Ki O, kendi peygamberlerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.” (48 Fetih/28)
(Ayrıca : 2 Bakara/217,259. 4 Nisa/146. 5 Maide/54, 57. 6 En ‘am /161. 9Tevbe/11, 12. 19 Meryem/29, 33, 122. 10 Yunus/22, 104. 110 Nasr/2, 109 Kafirûn/6 ..)
Meşhur Cibril hadisinde Peygamberimiz (sav) din’i ; İslâm, iman ve ihsan olarak tarif etmişti. Allah’tan gelen din teslimiyeti, yani en yüce otorite olan Allah’ın hakimiyetine bağlanmayı gerektirir. Bu teslimiyetin bir gereği olarak O’ndan gelen hükümleri kabul edip onlarla amel etmek inanmanın şartıdır. Nitekim İslâm kelimesi hem Allah’a teslimiyeti, hem de bu teslimiyetle selâm (barış ve huzura) ulaşmayı ifade eder.İman etmek, elçilerin Allah’tan getirip tebliğ ettikleri bütün haberlerin doğru olduğundan emin olmak, onları doğrulamak ta dinin gereğidir. İhsan, hem Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmek, hem de adaletli olmanın da ötesinde güzel davranışlarda bulunmaktır. Bu davranışlar, amellerde, ahlâkta ve Allah’ın hükümlerini uygulamakta olur. (Ebu Davud, Sünne/Hadis no: 4695, 4/223. Müslim, İman/1, Hadis no: 1, 1/36. Tirmizí, İman/6, Hadis no: 2612, 5/9.)
Konumuza nasip olursa bir daha ki yazımızda devam edeceğiz.

Hiç yorum yok: