18 Ekim 2007 Perşembe

TEFEKKÜR EDELİM

08 Mart 2006

Bu gün Urfa’ya yağmur yerine ,tabiri yerindeyse toprak yağıyor. Bu da bir çeşit afet olsa gerek. Neden buna layık olduk diye düşünürken; cevaplarını son bir haftadır okuyamadığım ,bugün gözden geçirme fırsatı bulabildiğim yerel ve ulusal gazetelerde buldum sanırım. Aşağıya bu haberlerden birkaç alıntı yapayım da birlikte ne halde olduğumuzu yeniden tefekkür edelim diye düşündüm.
“ASDER genel başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ,28 Şubat sürecinde ,Kur’an kurslarının büyük bir bölümünün yasadışı duruma itildiğini ,başta mülki idare görevlileri olmak üzere inancını hayatında gösteren tüm kamu görevlilerinin tasfiye mekanizmasından payını aldığını,esnaf ve sanatkarların dahi inancına göre tasnif edildiğini,dönemin cumhurbaşkanlarının dahi bu faaliyetlerin gönüllü baş savunuculuğunu yaptığını ,ülke işgal altında olsaydı milletin dini hayatındaki bu uygulama değişikliklerini işgal kuvvetleri bu kadar kısa sürede gerçekleştiremeyeceğini ,zaten milletin de vatanı işgalden kurtaracağını .bütün bu faaliyetlerin geçtiğimiz on seneye sığdırıldığını,o dönemde Yargı,TSK ve YÖK gibi kurumlarda manevi değerlere ters bir kadrolaşma gerçekleştiğini “ söylemiş.
“ Türk Diyanet Vakıf- Sen Genel Başkanı Bilal Eser , Türkiye’nin dışarıdan ve içimizdeki Danimarkalılar tarafından adeta bir kıskaç altına alındığına dikkat çekerken ,irtica hortluyor denilerek tankların yürütüldüğü Sincan’da bu gün misyoner kaynıyor,28 Şubat öncesinde böyle şeyler yok gibiydi,bu gün Sincan’da 15 kilise var.”demiş.
Küre Operasyonu veya Sauna çetesi olarak adlandırılan örgütün üyelerinden biri de ,hani o seçilmiş örtülü bayan Milletvekilinin evine gece baskını yaptırarak kartel medyası kahramanı olan ,28 Şubat döneminin ünlü DGM savcılarından Nuh Mete Yüksel olduğu ortaya çıkmış.Aynı savcı 4 yıl öncede çıplak görüntüler içeren fotoğraflarla gündeme gelmişti.
Milli Eğitim Bakanı’na Ankara Üniversitesinde düzenlenen panelde sataşan ve saygısız protestocu öğrencilere destek çıkan Doç.Dr. Fuat Ercan’ın 3 Kasım seçimleri öncesinde ‘Kürdistan Tarih ve Demokrasi Formu’ adı altında hazırlanan DEHAP’a destek bildirisinde imzası olduğu belirlenmiş.
Şehit eşleri ve gazilerin üye olduğu Türkiye Harp Malulü Gaziler ,Şehit Dul ve Yetimleri Derneği İstanbul Şube Başkanı Gönül Alpaydın üyelere gönderdiği çağrı metninde kongreye sakallı ve başörtülü üyelerin alınmayacağını söylemiş.Harbiye Orduevi yetkililerinin hoşgörüsü ile bu skandal karar önlenmiş , başörtülü şehit anneleri ve sakallı gaziler kongreye katılmışlar.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanıyormuş. Başörtülü olarak okuma ve çalışma hakkından mahrum kadınlara yapılan haksızlık ve ayrımcılığın ağza bile alınmadığı ülkemizde böyle bir günün kutlanması hayli ilginç. Hele hele , dünyada beyaz kadın ticaretinde ikinci sıraya yükselen ülkemizde fuhuş ticaretinin engellenmesiyle Türkiye’nin dış borcunun bile üç yılda ödenebileceğinin açıklanması bu sapmanın ne kadar da utanılması gereken boyutlarda olduğunu gösteriyor. Sahi siz hiç örtülü bir hanım gördüklerinde kırmızı görmüş boğa gibi azan kadın derneklerinin ,kartel medya organlarının ve benzeri sivil toplum örgütlerinin ‘kadınların cinsel meta olarak görüntülenmesine,satılmasına/ticaretine’ karşı konuştuklarını,kampanyalar açtıklarını veya eylem yaptıklarını gördünüz mü? Neden kadın kuruluşları ülkemizdeki bu iğrenç fuhuş pazarının yok edilmesini istemezler de neden hep gözlerini yassılarlar!
……………………..
Yerel basından da alıntılar yapmaktan vazgeçtim. Neme lazım,şehrimizin geleceği için yapılan en ufak yapıcı tenkite bile tahammül edilemeyen bir ortamda en iyisi yazmamak herhalde. Hem siz bu şehirde yaşamıyor musunuz ? Halepli Bahçeden, Haşimiye - Sarayönü istikametinde arabanızla veya yayan şöyle bir seyahat edin de gününüzü görün. Yolların ve trafiğin içler acısı haline şahit olun.
Hele bir hastanız olsun ; acil olarak kan gereksin de halinizi görün.
Yazmaya ne hacet.

Hiç yorum yok: