16 Temmuz 2010 Cuma

FIRSAT BU FIRSATTIR !

İlkokulda bize “ Yurtta Sulh, Cihanda Sulh “ sözünü öğretenler; sonraki sınıflarda şu ihtarı yapıyorlardı: “Üç tarafımız denizlerle, dört tarafımızda düşmanlarla çevrilidir.” Sonraki yıllarda da bu iddiaya “İçimizde iç düşmanlarla doludur.” eki yapılıyordu. Yunanlılar, Bulgarlar, Ruslar, İranlılar, Iraklı/Suriyeli Araplar, Kıbrıslı Rumlar bizim en büyük dış düşmanlarımızdı. İçerde de yine herkes ama herkes düşmandı. Kimler mi? Müslümanlar, Kürtler, Ülkücüler, Solcular, Ermeniler, Rumlar, Çingeneler…

Saçımızda siyah kalmadı ama biz bu ülkede düşmansız ve kavgasız bir gün görmedik, hep insanımız birbirine vurduruldu. Derin mekanizmalar bunu, birilerini yanlarına alıp diğerine saldırtmakla yaptılar. Sonra onu da saf dışı etmenin yolunu buldular tabi. Bu arada, Anadolu insanımız bu bulanık suda bir koloni ülkesi halkının bütün ızdıraplarını yaşadı. On binlerle; öldük, işkence gördük, yargısız infazlarla kaybolduk, zindanlara tıkıldık, yurdumuzu terk edip iltica ettik elin memleketine de memleketimin bir yudum suyuna hasret kaldık, çocuklarımıza kutsal kitabımızın alfabesini öğretmek bile suç oldu, kızımızın örtüsüyle okuma hakkının gasp edildiği gibi…

Ama son dört yıldır bir şeyler değişti. Dokunulmazlara dokunulmaya ve yasal çerçevede hesap sorulmaya başlanıldı. Ergenekon Terör Örgütü davaları halkın kendi üstünde oynanan oyunu görmesine yol açtı. Ayrıca üstünlerin hukuku değil; hukukun üstünlüğü hissedilmeye başlandı. Vatandaşı artık senin için varım diyen devletine güven duymaya başladı. Anadolu insanının toplumsal bilinçlenme seviyesi hızla arttı.

Yasakçı statüko; son haftalarda görüldüğü gibi terör kanadı, siyasi kanadı ve dış destekli kanadıyla bir araya gelip, kan dökerek ve terörü azdırarak “Demokratik Sürecin “ önünü kesmeye çalışsa da, ülkemizin özgürlük ve demokrasi sevdalılarının gayretleriyle bu çabaları boşa çıkacaktır. Ayrıca Ankara artık sadece içerdeki piyonların değil onların efendilerinin de oyunlarını bozabilecek durumdadır.

Hangi partiden, milletten, dinden veya mezhepten olurlarsa olsunlar; insan hakları sevdalıları, demokratlar, barışseverler, yurtseverler, anti-sömürgeciler, bağımsızlık sevdalıları, hak-hukuk bekleyenler, darbe zedeler, imanlarını koruma mücadelesi verip inandığı gibi yaşamak isteyenler, bütün mazlumlar, gerçek STK lar bu fırsatı kaçırmamalıdır. Anayasa değişikliği paketinin ‘artık hesap sorulacağından’ darbeciliğin önünü keseceğini ve kısmen de olsa birçok hukuksal problemin azalacağını anlatmalıdırlar. Gece-gündüz-sıcak-uykusuzluk demeden insanlarımıza ulaşıp 12 Eylüldeki referandumun önemini anlatmalıdırlar.

Hukuk tanımaz statükonun elinden çekmediği kalmamış mazlum halkımızın eline geçen bu demokratik fırsat, 12 Eylül’de yapılacak olan referandumda “EVET” demektir.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

SÜREÇ SÜRECEKTİR!


Anadolu insanı artık bu ülkede evlatlarının ölmesini, anaların babaların ağlamasını, ocakların sönmesini istemiyor.
Anadolu insanı artık; "Demokrasi" istiyor. "Milli Birlik" istiyor."Kardeşlik" istiyor." Barış" istiyor.
Hepimizin yakından izlediği "Demokratik Değişim Süreci" bütün halkımız tarafından sevinçle karşılanmaktadır. Ülkesini seven herkes süreci kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır.
Türkiye'miz bu güce, bu iradeye, bu inanca, bu vizyona sahiptir.
Bundan böyle "üstünlerin hukuku" değil "hukukun üstünlüğü" söz konusu olacaktır. Çünkü, milletin devlet için değil; devletin millet için var olduğu devir başlamıştır. Bu devir "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" devridir.
Bu topraklarda Türklerle, Kürtlerle, Alevilerle ve diğer unsurlarla kavga devri bitmiştir artık. Bu devir hep birlikte var olma devridir.
Artık Anadolu insanı birinci sınıf vatandaştır.
Gençlerimiz düşüncelerini, enerjilerini ve terlerini kavga için değil; istikbalde lider ülke olacak Türkiye için harcayacaktır. Bunun için gereken imana, tarihi birikime ve ferasete sahibiz.
Ülkesini sevdiğini söyleyenler/düşünenler davranış ve söylemlerine daha da dikkat etmeli, süreci engellemeye yönelik provokasyonları doğru tahlil etmelidirler. Kardeşliğimizin önünde önceden beri duranlar, direnenler, statükonun devam etmesini, ölüm ve gözyaşının devam etmesini isteyenlerin bütün hesapları boşa çıkacaktır.
Ülkemiz insanının; başına çöreklenen, 'aynı merkezden' yönlendirilen, sağ-sol, alevi-sünni, laik-anti laik, Kürt-Türk bölücülüğü yaparak on binlerce insanımızın ölmesine, yüz binlerce insanımızın yaralanmasına/sakat kalmasına ve cezaevine girmesine sebep olan, terörden nemalanan bu çetelerden/örgütlerden kurtulacağımıza inanıyoruz.
Ortak akılla çözüm için gayret etmek yerine sivri çıkışlar yapanlar, milli birlik ve kardeşlik kelimelerine bile tahammül edemeyenler, bu projenin bittiğini söyleyenler, süreci küçümseyenler; neye hizmet ettiklerinin farkındalar mı?
Aziz milletimiz, yıllardır akan kardeş kanından kimlerin ekonomik, sosyal ve siyasal olarak beslendiğini yakından bilmektedir. Son Ergenekon davası iddianamelerinde görüldüğü gibi aynı güç merkezi, kardeşi kardeşe düşman etme projeleri uygulamışlardır. Anadolu insanımızın bir ömür beklediği "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi", bedbahtların karşı çıkmalarına ve türlü engellemelerine rağmen devam edecektir. Sonunda, elimizden alınmak istenen kardeşliğimizin daha da pekiştiği görülecektir.
Halkımız artık birinci sınıf vatandaş olacağı bu olumlu gidişe olan desteklerini büyük bir sevinçle ve bütün ferasetiyle yansıtmaktadır. Bu değişim sürecinin sonuna kadar arkasında olacağını da bu şekilde göstermektedir.
Türkiye'nin yeniden yapılanmasında demokratik anayasaların vazgeçilmezlerinden olan, insan haklarına dayalı, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan, sosyal hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü gerçekleştirmek temel amaç olmalıdır. Referandum bunun için yapılmaktadır. Bu referandumda bunun için "EVET" diyeceğiz.
İçeride devlet-millet yakınlaşması, dışarıda ise yepyeni bir vizyon sahibi olan lider ülke olma adımlarımız birilerini telaşlandırsa da bu yeni süreç başarıyla devam edecektir.
"Biz birlikte Türkiye'yiz!"