1 Mart 2015 Pazar

SESSİZ DEVRİME DEVAM

Son bin yılda en kritik dönemlerde kader birliği yapan Ortadoğu’nun köklü halklarından Türkler ve Kürtler; 1071’de Malazgirt’te Alparslan’nın komutasında Haçlılara karşı, 1187’de Selahattin’in komutasında Hittin Savaşında Haçlı Kudüs Krallığı’na karşı zaferler kazanan birlikteliklerini Yavuz Sultan Selim ile Kürt önder İdris-i Bitlisi arasında 1514’te yapılan antlaşma ile, Osmanlı doğu sınırlarını garanti altına alırken Kürtlerde güvenlik ortamına kavuşmuşlar, bilim-kültür ve dini alanlarda çok önemli ilerlemelerde bulunarak bunu pekiştirmişlerdir. Birinci Dünya Savaşında ve Çanakkale’de bu birliktelik devam etmiştir. Osmanlı Devletimizin yıkılmasının ardından 1916’da batının Sykes-Picot düzeni ile tarihsel hafızamız medeniyet perspektifimiz yok edilmiş; ulus devlet modelinin inşasının getirdiği laikçi ve etnik Türkçülük sürecinin travmaları sonucundaki doğal uyuşmazlık “Kürt Sorunu”nu doğurmuştur. Aralıklarla yapılan barış çağrıları yapılan provokasyonlarla engellenmiştir. En son olarak 2009’da hükümet tarafından bugünkü barış çağrılarının benzeri yapılmış Kandil’in “Habur Provokasyonu” sonucu barış için verilen bütün emekler boşa çıkarılmıştı.
Otuz seneden beri devam eden bu çatışma ortamı sonucu 40 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiştir.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun bünyesinde kurulan “Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı İhlallerinin İncelenmesine Yönelik Alt Komisyon” raporu 2013 yılının Ocak ayında yayımlanmıştı.
1984 yılı ile 2013 yılı arasında terörün Türkiye’deki acı bilançosu şöyledir: Terör nedeniyle son 30 yılda 7 bin 918 kamu görevlisi şehit oldu. 1984-2012 yılları arası 22 bin 101 PKK’lı öldü. 1984-2012 arasında 5 bin 557 sivil öldü. PKK’nın iç infazlarının sayısı ise bilinmiyor. Faili meçhul cinayetlerin sayısı da tam olarak bilinmiyor. Ancak 17 bin kişinin faili meçhul kurbanı olduğu tahmin ediliyor. İstatistiklere geçmeyen ölümler hariç, 35 bin 576 kişinin terör nedeniyle yaşamını yitirdiği biliniyor. 14 ilde 62 bin 448 hanede 386 bin 360 kişi köylerinden göç etmek zorunda kaldı. Geri dönmeleri için 128 milyon 360 bin TL ödenek aktarıldı. Uzmanlar son 30 yılda teröre harcanan yaklaşık 350 milyar dolarla; Sinop Nükleer Santrali’nden 16 tane yapılabileceğini, 87 Atatürk Barajı, 100 Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 70 Marmaray’ın hayata geçirilebileceğini belirtiyor.
Türkiye 40 yıl kaybetti. Kürt ile Türk’ü düşman etmeye kalkıştılar. Başaramadılar. Dolmabahçe’den yapılan silahlara veda çağrısı bölgemizin geleceği için yepyeni bir adımdır. Artık Türkler ve Kürtler Ortadoğu halklarıyla yeni bir düzen kurmak için yola koyulmuşlardır,süreç kararlılıkla sonuçlanacaktır.
2023’ün,2050’nin,2071’in Yeni Türkiye’si hep birlikte inşa edilecektir.
Yeni Türkiye’nin Sessiz Devrimi devam ediyor. Barış Sürecinin barış çağrısını şöyle anlıyoruz:
“PKK Türkiye’ye karşı silah bırakacak ve dağdaki silahlı eylemcileri ile cadde, sokak ve yolda kamu düzenini bozan tüm elemanlar çekilecektir.
Bağımsızlık ve özerklik gibi aşırı talepler olmadan, güçlendirilmiş yerel yönetimler oluşturulacaktır.
Vatandaşlık hakları ve kültürel talepler Yeni Anayasa’da yer alacak şekilde yeniden tanımlanacaktır.
Herhangi bir suça karışmamış PKK’lıların eve dönüşü için gerekli adımlar atılacak ve bunlar için siyaset yapma imkânları sağlanacaktır.
PKK’nın bir an evvel kongresi toplanacak ve Öcalan’ın çağrısı üzerine Türkiye'ye karşı silah bıraktığını açıklayacaktır.
Bu mutabakatın ve silah bırakma çağrısının tam yerine getirilmesi için PKK’nın bahar kongresinde karar alması, mutabakatla alınan kararlara uymayanlara karşı ortak mücadele edilmesi gerekiyor.
Silah bırakarak Yeni Türkiye’yi benimsemiş, içine sindirmiş olan PKK ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık çok daha farklı bir noktaya geliyor.
Kuzey Irak yönetimini de yanına alan Yeni Türkiye, Ortadoğu’daki sorunların çözümünde çok daha etkin ve daha güçlü bir aşamaya ulaşacaktır.”
Silahların devre dışı kalması, demokratik gelişime hız katacaktır. Yeni Anayasa birçok köklü ve kronik sorunun çözümünde önemli bir fırsattır.
Temel sorunlarını geride bırakan Türkiye, bölgesel ve küresel bir güç haline gelecektir.
Çözüm sürecinin zor, meşakkatli, hemen bitmeyecek bir süreç olduğunu biliyoruz. Ancak samimiyet, cesaret ve kararlılıkla sonuca ulaşacağımıza da inanıyoruz.
Tarihi kararların ülkemize ve bölgemize hayırlar getirmesini diliyoruz.
‘Biz birlikte Türkiye’yiz’