18 Ekim 2007 Perşembe

NEREDEN NEREYE

Önceleri çocuklara sorulurdu ; “Büyüyünce ne olacaksın?” Cevabı ise genellikle “pilot olacağım, doktor,avukat,öğretmen,mühendis olacağım” gibi gözde mesleklerdi. İlginç bir anıdır ; yirmi yıl kadar önce ,kenar mahallelerimizin bir ilkokulunda ilk sene okuttuğum sınıfta aldığım cevaplar beni şaşırtmıştı. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu “At arabacısı olacağım” diyordu.Sadece birkaç tanesi “Fırıncı olacağım.”demişti. Kızlardan ise cevap alamamıştım.Boş gözlerle bana bakmışlardı.O zamanlar bunu tahlil etmeye çalışmış, zaman içerisinde içinde bulundukları ortamı görünce bu cevapların biraz da doğal olduğunu anlamıştım. Şehir merkezindeki meslektaşlarıma sorduğumda onların ‘ biraz daha idealleri olan’ cevaplar aldıklarını,öğrencilerin ve velilerin bu hayallerle gayret ettiklerini öğrenmiştim.Aradan neredeyse çeyrek asır geçti.Şehrin ekonomik problemleri en az olan semtlerinden birindeydim. Benzeri soruları yine soruyorduk. Aldığımız cevaplarda yine ideal olarak görülen meslekler vardı. Ama son yıllarda çok ilginç cevaplar da alıyorduk artık. Korkarım ki artık ideal meslekler arasına şarkıcılık , futbolculuk,mankenlik, mafya vb. katıldı. Derece alan çocuklarımız gibi istisnaların dışında eğitime karşı pek ilgi yok gibi. Genellikle ”Çocuk sınıfını geçsin, yeter” anlayışı hakim durumda. Geçenlerde Sayın Milli Eğitim Bakanımız bir küçük çocuğa “Büyüyünce ne olacaksın ?” diye sorduğunda da “ Pop star olacağım” gibi bir cevap almıştı. Sayın Bakanımızın beklemediği,üzüldüğü bir cevaptı bu. Tabi gülüşmelerle geçiştirildi. Geçiştirildi de , bir çok eğitimcinin de üzüntüsünü arttırdı. Bu halimizi dertleştiğim bir dostum , bana şu bildiğiniz meşhur “Ağustos böceği ile Karınca “ hikayesinin son versiyonunu anlattı.Hikayeyi aklımda kaldığınca aktarayım da zihniyet olarak nereden nerelere geldik , görelim ; hep beraber ister ağlayalım ister gülelim.
” Karınca yaz mevsimi boyunca çalışıp çabalarken ağustos böceği saz çalmış. Tabi kış mevsimi gelince karıncacık sımsıcak evinde neşeli bir halde yaşarken kapısı çalınmış.Karınca açmış kapıyı bakmış ki karşısında ağustos böceği.Gülümsemiş,”Geldiniz mi? Yaz boyunca saz çaldınız,şimdi de aç kaldınız ve benden yiyecek bir şeyler istemeye geldiniz ,olmaz öyle şey ”demiş. Ağustos böceği de “Aman karınca kardeş beni yanlış anlamayınız.Yaz boyunca saz çaldık biraz para biriktirdik hatta şöhret de olduk,şimdi dünya turuna çıkıyorum , benden istediğin bir şeyler var mı diye sormaya geldim.” demiş.Karınca bakmış ki karıncanın aç bir görünüşü yok , üstelik üzerinde en pahalı markada bir elbise , geride lüks bir araba ve şoförü onu bekliyor.”Sağ olasın ,bir şey istemiyorum ama Fransa’ya da gidecek misiniz?”diye sormuş.Ağustos böceği de “Evet” demiş. “ Peki” demiş karınca , “Paris’e gidince oralarda La Fontaine diye bir adam var, onun yüzüne tükür benim için,tamam mı? ”
Bizim kültürümüz; Hz.Resulallah’ın ( as ) öğretisiyle , Hz. Ali’nin ( kv) bize ulaştırdığı ” Ben babamdan ileri , çocuğum benden ileri.” ve yine Hz. Resulallah’ın ( as ) “ İki günü birbirine eşit olan zarardadır.” hedefiydi. Neredelerden nereye...

Hiç yorum yok: