18 Mart 2008 Salı

ADALET DENGEDİR

Yargıtay Başsavcılığınca açılan Ak Parti’yi kapatma davası geçen hafta sonundan beri gündemimize oturdu. Başbakan R.Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa ziyaretinde de bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Bütün Türkiye bu konuya kilitlendi. Tabi ki pazartesi gününden itibaren borsa allak bullak oldu. Bizlere kesilen birinci günün faturası 20 milyar doları bulmuş. Bu ilk günde milletimizin cebinden alınan paralarla 2.000 hastane, 20 bin okul, 220 bin daire, 2500 km otoyol, 80 bin işsize iş imkânı sağlanabiliyormuş. Cumhurbaşkanlığı seçimi sıralarında çıkarılan benzeri sıkıntıların sonucunda olduğu gibi şimdide ekonomik olarak büyük zararlarımız olacağı gün gibi aşikârdır.
Tabi hukuki süreç işleyecek ve dava Anayasa Mahkemesinde ele alınacak, sonunda da adalet yerini bulacaktır. Adalet dengedir, terside dengesizliktir. Bir ülkede dengesizliğin nelere mal olduğunu tabiî ki ülkesini seven herkes bilir.
Bu sıkıntılar halkımızı telaşa düşürmemeli, kardeşlik iklimi sürdürülmeli, kaostan medet umanların hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Görelim Mevlâm neyler?

Şimdi de ‘bu dava ile hiç bir ilişkisi olmasa da’ içinde bulunduğumuz dönemdeki sıkıntılarımız kimlere yarayabilir onlara bir bakalım.
Öncelikle, tasfiye sürecindeki Ergenekon ve benzeri yapılanmaların 1952’lerden beri ellerinde tutukları imkânları tekrar geri alma gibi hayallerini yeniden canlandırabilir. Milletimiz bunları iyice tanıdı artık. Anadolu insanı her on senede bir yapılan darbeleri, işkenceleri/zindanları, senaryolarıyla insanlarımızı-mahallelerimizi-şehirlerimizi kamplara ayırıp vuruşturduklarını ve birbirlerini öldürttüklerini, ekonomideki ‘kurt taksimiyle’ ceplerindeki paraların devamlı çalındığını, on yedi bin sekiz yüz kırk yedi faili meçhûlü, dinine ve tarihine dil uzatıldığını unutmadı. Bu süreç tabi ki önce bu ‘dumanlı havayı sevenleri’ sevindirir.
Yine Anadolu insanının gözleri ve yüreği; son yıllarda yapılan demokratik adımlarla üzerinden kaldırılan baskıyı, ekonomideki istikrarı, artık milletin devlet için değil; devletin millet için işlev yapar hale gelmeye başladığını ve halkıyla kavga etmeyi bırakıp ona baba şefkati ile yaklaştığını, dış politikada bağımsız, bölgesinde öncü ve izzetli bir tavır takındığını, Yeni Sivil Anayasa ile; (çok kolay çözümlenebilecekken bugüne kadar sürdürülen) bir çok sıkıntıların da biteceğini görüyor. Bu süreç halkımızın rahat nefes almasını istemeyenleri de sevindirir.
Ülkemizi istikrarsızlığa düşürmek isteyen bazı yapılanmalar çeşitli provokasyonlarla halkımızı birbirine düşürmek için çeşitli oyunlar oynayabilirler. Ülkesini seven bütün halkımızın bu tür oyunlara gelmemesi için uyanık olmaları gerekir. Uyanık olmaları gerekir diyorum çünkü hiç ilgi kuramayacakları güncel toplu olaylarda-toplu taleplerde fesatçıların figüranı olarak kullanılabilirler. Dinimizin bizden istediği sevgi ve barış ortamını bulmamız için hem gayret hem de dua etmeliyiz. İçinde bulunduğumuz süreç ülkemizdeki barış ve sevgi ortamından rahatsız olacakları sevindirir.
Ülkemiz 1 Mart tezkeresinin ardından kazandığı ABD’den bağımsız dış politika izleyebilme rüzgarı ile hayli yol almaktadır. Asker ile hükümetin, Türkiye’nin aydınlık geleceği için işbirliği yapması dostlarını sevindirmiş, düşmanlarını ise çatlatmıştır. Türkiye’miz artık bütün komşularıyla çok iyi ilişkiler kurabildiği gibi; gerek Ortadoğu’da gerekse Ortaasya’da sözü dinlenir bir ülke olma durumuna gelmiştir. Komşularımız olan İran ve Suriye ile tarihimizin en yakın, en iyi dönemleri yaşanmaktadır. Türkiye, hem İran’a hem de Suriye’ye yapılabilecek ABD operasyonlarına karşı çıkmıştır. Her iki ülke de, ABD’nin BOP projesinde Türkiye’nin kendilerine karşı korumacı davranmasından minnet duymuşlardır. Mesela son dönemde Suriye’deki bazı aydınlar/çevreler ABD ve İsrail çok baskı yaptığı ve saldırgan davrandığında Türkiye’ye ilhaktan bile söz edebilmektedirler. Türkiye Afganistan’da ve Irak’ta ABD lehine muharip güç bulundurmayı ve Rusya ve İran’a dönük füze savunma sistemlerinin kurulmasını reddetmeye devam etmektedir. Talabani’nin ziyaretiyle Türkiye, hem K.Irak’ta hem de Irak’ta daha etkin rol oynamaya başlamıştır. “Kürt Paketi” adı altında yapılacak olumlu gelişmeler içeride olduğu gibi bölgemizde de sorunları azaltacaktır. Filistin’deki Müslüman kardeşlerimize yapılan ve son aylarda iyice artan İsrail saldırganlığı sert bir şekilde kınanmıştır. İKÖ ile İslam dünyası ile birlikte daha somut çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bölgedeki etkinliğimiz Lübnan’daki askeri varlığımız ile de pekiştirilmektedir. Afrika Birliği ile de iyi ilişkiler kurulmaktadır. Türk Birliği konusunda somut adımlar atılmaya devam edilmektedir. Bu konudaki çalışmalar geçtiğimiz ay Antalya ve Ankara’da parlamento yöneticileri seviyesinde devam ettirilmektedir. PKK’ya yapılan son operasyon ile önemli bir başarı kazanılmış, özellikle ABD oldukça şaşırtılmıştır. ABD ile ilişkiler sanılandan daha zayıflamıştır. Son operasyonun ardından Amerikaseverlerin patırtılarını ise hiç kimse ciddiye almamıştır. Bu gelişmelerden tabiî ki başta ABD/İsrail ve Rusya gibi ülkeler olmak üzere bölgede güç sahibi olmak veya güçlerini kaybetmek istemeyenler rahatsız olmaktadırlar. İçinde bulunduğumuz son sıkıntılı süreçten bunlarında sevinecekleri muhakkaktır
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesidir. Hukuk ise
toplumun genel menfaatini veya fertlerin ve toplumun ortak iyiliğini sağlamak maksadıyla konulan ve kamu gücüyle desteklenen kaide, hak ve kanunların bütünüdür. Daha yaygın bir tanımıyla hukuk, adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzenidir.
Aziz milletimiz adalet-hukuk yolunda izzetle yürümeye devam edecektir.

***
E.Ahmet HATİP
hatipce@gmail.com