18 Ekim 2007 Perşembe

ANKARA-WASHİNGTON HATTI

‘Ankara Washington Hattı-Amerikan İktidarının Sonu‘ Tamer Korkmaz ’ın yeni kitabı. Timaş Yayınlarında basılmış. Zaman gazetesinde köşe yazıları yazan Tamer Korkmaz’la Eylül ayının ilk haftasında aynı ortamda bulunma imkânımız oldu. O sıralarda son yazdığı ‘Ankara Washington Hattı’ kitabını neredeyse yarılamıştım. Haliyle sözü döndürüp dolaştırıp son kitabına getirdik. Kitaptaki konularla ilgili kısa kısa yorumlar yaptık. Son birkaç yıldır çok ciddi bir değişim sürecine giren Türkiye’mizdeki olup bitenleri 1944’ lerden bu yana gelen bir süreci ustaca ele almış yazarımız. Anlatılanlar kesinlikle komplo teorisi falan değil. Cumhuriyet tarihini bağımsız kaynaklardan da takip edip özgürce yorumlayanlar için; gelinen sonucu anlamak hiç de zor olmuyor. Tabi aklını kiraya verip; statükocu elitlerin istedikleri gibi aktarılan tarihe göre bakanlar başka.Kitabımız ‘nehir söyleşi’ tarzında yazılmış. Seçilen birinin, hakkında sorduğu sorulara verdiği cevaplardan oluşan bize has bir çalışma tarzı bu. Gelecekte de oldukça da ilgi göreceğini sanıyorum. Biyoğrafi ya da otobiyoğrafiden daha farklı olan bu tarz edebiyat çalışmaları gerçekten de bir nehir gibi derin, uzun ve akıcı. Söyleşi tekniği ile tüm olup bitenleri, kendisiyle söyleşi yapılan kişiden alıyorsunuz.Tamer Korkmaz bu kitabında 1940’lı yıllardan bu güne kadarki Türkiye resmini; gazeteciliği, arşivciliği, gözlem ve analiz gücüyle objektif bir şekilde çizmiş. Bu resimde 2.Dünya Savaşından sonra süper güç olarak kendini ilan eden ABD’nin Türkiye üzerinde söz sahibi olmasıyla İngiltere’nin geri plana düştüğünü başka bir deyişle İngiltere’nin haklarını ABD’ye devrettiğini görüyoruz. Yani 11 Haziran 1944. ABD-Türkiye ilişkilerinde bu tarihin başlangıç olduğunu biliyoruz artık. Diğer satırbaşlarından sadece birkaçını kısaca şöyle verebiliriz. Kitabı alıp okuyunca ilgili konuların 190 sayfada daha derinlemesine işlendiğini göreceksiniz.“……..Yani 1908 de Abdulhamid’in halliyle birlikte ele almamız gerekiyor. Osmanlı İmparatorluğunun fiilen bittiği tarih 1908’dir.Abdulhamid’in tahttan indirilmesidir, aslında…1908 bir final olduğuna göre o vakit Osmanlı’ya yapılan büyük ‘dış operasyon’un bu tarihten önce başlamış olduğu da açıktır…”“ …..Menderes ‘uçak kazasından’(şubat 1959) kurtulamasaydı-o kaza değil suikasttir- 27 Mayıs olmayacaktı. Bu tamamen Menderese yönelik bir infaz projesidir.Menderes içimizdeki Amerikan etkisine veya varlığına karşı çıktığı için hayatını kaybetti.…Menderes fotoğrafı çekilmesi için tekrar asılmıştır.Bu da tarihi bir gerçek…..”“…12 Mart’taki olay….devletin yani Amerikancı çizgideki devletin sol eli, o dönemdeki sol cuntaydı.Yani o Doğan Avcıoğlu,Cemal Madanoğlu,İlhan Selçuklar’ın bulunduğu, Ali Kırca’ların teğmen olarak hizmet ettiği yapı, o sol yapı devletin sol eliydi.Sağ eli ise 12 Mart’ı yapan eldi.Yani derin devletin sol eli 9 Mart, sağ eli 12 Mart…”“….Ama asıl amaç başka. Asıl amaç total projeyi gerçekleştirmek. O toplam proje içerisinde Türkiye’de büyük karışıklıklar çıkarmak da var. Alevi/Sünni olayları kotarılıyor. Kürtçülük, ayrılıkçılık hareketleri yine Çorum, Maraş, Fatsa üretiliyor, kurgulanıyor.Türkiye toplumuna daha sonra kök salacak ayrılık tohumları atılıyor.Bunlar yüzyıllardır olmayan konular…Bunların hepsi üretiliyor.Kontrgerilla operasyonları solculara sağcıları, sağcılara solcuları öldürtüyor.Aynen 12 Mart’taki eller gibi söylüyoruz. Sol el ve sağ el. Bunları birbirine kırdırıyor.Bunu yapıyor ve darbenin şartlarını oluşturuyor….”“…12 Eylül’ün ağır faturalı bir darbe olmasının sebebi, 12 Eylül öncesinde resmi rakamlarla 5500,gerçek rakamlarla 7500 kişini hayatını kaybettiği bir süreç yaşanmıştır….”“…Evet,bu gelişmeler ordu ve gayet tabi devlet kurumları içindeki yerli ve milli çizgiyi öne çıkarmıştır. Sonuçta 2006’nın 15 Mayıs’ında Ankara yıllardır Türkiye’ye hükmeden ABD’yi devreden çıkarmış ve Ankara’nın bağımsız stratejik kimliğini kazanması sağlanmıştır….”“…1 Mart tezkeresi Türkiye’deki yerli ve milli çizginin Türkiye’nin lehine, gayet tabi Amerika’nın aleyhine geliştiğinin en bariz göstergesidir.Bu çok net bir gerçektir. Bunun neticesi olarak 15 Mayıs 2006 tarihinde Türkiye Amerika ekseninden , 1944 ‘ten beri bulunduğu ABD yörüngesinden çıkmıştır……….”“…Türkiye’nin artık bölgesinde lider ülke olarak ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz…Tarihte ilk defa Suriye Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldi. Yine tarihte ilk kez Suudi Arabistan Kralı Türkiye’ye geldi…. Pakistan,Amerikan ekseninin dışında bir pozisyon almaya başladı. Türkiye-İran ve Türkiye-Suriye ilişkileri hiç olmadığı kadar gelişiyor.Amerikanın Irak’taki yenilgisi giderek daha da ağırlaşıyor.’Yenilmez’ denilen İsrail ilk kez Lübnan’da ciddi bir yenilgi aldı Hizbullah karşısında……”“…Erdoğan’ın uzun bir süre içinde yatan aslan olan Çankaya adaylığından vazgeçmiş olması , böylelikle Gül’ün adaylığının ortaya çıkışı bu süreci doğru algılamaya başladığını gösteriyor. Ama daha öncesinde algılayamadığını düşünüyorum. Defalarca ’Keşke tezkere geçseydi’ dedi mesela. ….Devletin tepesinde öyle bir süreç yaşanıyor ki , bu süreç Erdoğan’ı Çankaya adaylığından vazgeçirtiyor ama Gül’ün oraya gelmesi için kapılar açıyor….”“….Kurtlar Vadisi-Terör bizim burada değindiğimiz terör olayının arka planını , yani Amerika eksenli arka planındaki temel gerçekleri deşifre etmeyi amaçlıyordu…Bu bağlamda Türk-Kürt kardeşliğini vurgulamak için yola çıkmıştı,bazılarının iddia ettiği gibi toplumu bölmek için değil……Dizinin terör sorununun arka planını Türkiye’nin en büyük sırlarından birini aydınlatacak olması bazılarının uykusunu kaçırdı.Kurtlar Vadisi’nin PKK terörünün perde arkasını, dışarıyla tandem oynayan içerideki yapıyı deşifre edecek olması elbette bazılarının işine gelmez….”
Erkan Sözen –
erkam90@gmail.com
http://urfaplatform.azbuz.com/index.jsp

Hiç yorum yok: