18 Ekim 2007 Perşembe

GIDA TERÖRÜ-1

Yıllar önce yeni göreve başladığım bir ilköğretim okulumuzda , ilk günlerin hareketliliği bitip normal çalışma tempomuza döndüğümüzde genellikle kahvaltı yapmadan gelindiğini gördüğümden , öğrencilerime düzenli olarak beslenme getirmelerini tembih etmiştim. Ertesi gün gördüğüm manzara ilginçti. Sabahın bu erken saatinde bütün masalarda kolalar ve cips diye tabir edilen kızarmış patates paketleri sıralanmıştı. Öğrencilerime beklemelerini söyledim.Kendilerine, getirdikleri yiyeceklerin sağlığa zarar verici maddeler olduğunu , bu günlük kantinden alacağımız simitleri yiyeceğimizi , aldıklarını evlerine götürmelerini söyledim.Bundan böyle beslenmelerimizde bu tip yiyecekler yerine; meyve-evde sıkılmış meyve suyu-süt-yoğurt-ayran-tost ve benzeri yiyecekler getirmelerini istedim. Söylediklerim öğrencilerimin pek hoşuna gitmemişe benziyordu ama uydular, o gün topluca aldığımız simitlerle karınlarını doyurdular.
Okulun açıldığı ilk hafta kantini ziyaret ettiğimde satılan kek,pasta,sakız,şeker ve diğer yiyeceklerin ,kola benzeri gazlı içeceklerin ve sadece boyalı sudan oluşan meyve sularının sağlıksız katkı maddelerini içerdiğini gördüm. Öğrenci velileriyle yaptığımız ilk toplantıda,gündeme aldığımız beslenme konusunu da kendileriyle konuştum. Kola ve benzeri gazlı içeceklerin zararlarını,katkı maddeli ve ağır yağlarda kızartılmış cips ve benzeri yiyecekleri çocuklarının tüketmemeleri konusunda işbirliği yapacağımızı karara bağladık. Çocuklar gerek evde gerekse okulda bu işbirliğimiz sonucunda sağlıklı bir beslenme modeli oluşturdular. Öğrenci velileri kesinlikle süt içmeyen çocuklarının süt içmeye başlamalarından , düzenli ve sağlıklı beslenmelerinden oldukça memnun olmuşlardı. O yıl ayda en az bir kere süt ve elma günleri tertip ettik. Öğrenciler hem süt içip hem de topladıkları veya kendi yazmış oldukları süt ve elma ile ilgili şiir ve makaleleri okudular.Bunları düzenli olarak sınıf panomuzda sergiledik. Öğrencilerim , birkaç tane süt dişlerini küçük bir şişe içerisine koydukları kolanın içine attılar ve geçen zamanda şişedeki dişlerinin nasıl eridiğini gördüler. Kolanın sindirim sisteminin yanında iskelet sistemlerine de nasıl zarar vereceğine şahit oldular. Sekizinci sınıfı bitirdiklerinde akranlarından daha sağlıklı ve daha uzun boyluydular. Şimdi lisede okuyan öğrencilerimle zaman zaman karşılaştığımızda laf arasında gülümseyerek kola içmemeye devam ettiklerini belirtiyorlar.
Bütün anne ve babaların,öğretmenlerin çocuklarının sağlıklı beslenmeleriyle yakından ilgilenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Marketlerde ve kantinlerde satılan pastalar,kekler,meyveli-meyvesiz yoğurtlar, pastalar,çikolatalar ve şekerlemelerin içerisinde neler olduğunu bilmemiz hepimizin hakkı. Bu tip yiyeceklerimizin bir çoğunda ne olduğunu bildiğimiz / bilmediğimiz katkı maddeleri var.
Yaptığım ve sizlerle kısa bir yazı dizisi olarak paylaşmayı düşündüğüm araştırma ve derlemelerde sadece çocuklarımızın değil toplum olarak hepimizin tükettiği yiyecek ve içeceklerin kısa veya uzun vadeli maddi ve manevi zararlı maddeler içerdiğini gördüm. Genetik yapısı değiştirilmiş bitkisel ve hayvansal ürünleri,haram veya helal olduğunu bilmediğimiz yiyecekleri, haram maddeler içeren katkı maddelerini,sağlığa zarar verdiği kanıtlanmış olan ; tat vericileri,kıvam arttırıcıları,mayaları , domuz ve benzeri hayvanların derilerinden kemiklerinden,iç yağlarından,kıllarından,maya veya enzimlerinden üretilen katkı maddeleri içeren yiyecek ve içecekleri bilmeden satın alıyor ve tüketiyoruz.
Yıllar önce, şehrimizin girişinde sebze ekilen bahçelerin nasıl sulandığını; ıspanak,maydanoz,nane,yeşil soğan ve diğer yeşil sebzelerin hangi sularda yıkandığını gördükten sonra dışarıdan gelen sebzeleri almaya gayret etmiştim. Şehrimizde o yıllarda tifo ve benzeri hastalıklar çok görülüyordu. Bağırsak parazitleri ise oldukça yaygındı… Herhalde şimdi farklı bir ortam oluşturulmuştur.
Kasaplardan aldığımız etin ne kadar sağlıklı olduğunu biliyor muyuz ? Kaçak kesim ne kadar yapılıyor? Bırakın kaçak kesimi,mezbahadaki etler ne kadar sağlıklı olarak kasaplara teslim edilebiliyor ? Marketlerde yedi-sekiz ytl’ye satılan sucuklar ne kadar et içeriyor? Bütün yurtta yediğimiz ekmeklerin hepsi katkı maddesi içeriyor,kimsenin umurunda değil. Tüketiciler olarak ne tükettiğimize dikkat etmeli değil miyiz ? Bu konularda bütün tüketiciler kendimize yeni bir standart getirmeliyiz…
Türk Standartları Enstitüsü önümüzdeki yıldan itibaren ‘helal gıda’ belgesi vereceğini açıkladı. Bazı aklı evveller engel olmazlarsa biz tüketiciler için güzel bir gelişme olacaktır. İnsanlarımızın , ne olduğunu bilmediğimiz katkılarla hazırlanmış yiyecek / içecekler ve başta domuz eti ve yan ürünleri olmak üzere haram katkı maddesi karıştırılmış gıda maddelerinden olumsuz etkilenmediğini kim iddia edebilir? Toplumumuzda gittikçe artan kanser türlerinde ve diğer hastalıklarda ; akledebilme,anlama, ahlak ve psikolojik problemler başta olmak üzere toplumsal çöküntülerimizde bu gıda maddelerinin rolü az mıdır ?
KOLA VE BENZERİ GAZLI İÇECEKLER
Meşrubatçılar Derneği yetkililerinden alınan bilgiye göre, ülkemizde gazlı içeceklerin oluşturduğu sektörde 39 marka bulunuyor ve 5 büyük ölçekli firma faaliyet gösteriyor. 2003 yılında 1 milyar 950 milyon litre olan gazlı içecek tüketimi, 2004 yılında %15 artarak 2milyar400 milyon litreye ulaşmış. Bu tüketimin % 67 sini kolalı içecekler, %33 ünü ise sade ve meyve aromalı gazozlar oluşturuyor. Bu rakamlara göre Avrupa’da 6. kişi başına tüketim bakımından ise 23. konumda yer alıyoruz. AB’de kişi başına yıllık tüketim 71.7 litreyi bulurken, ülkemizde 33 lt civarında bulunuyor. ABD’de ise kişi başına yıllık tüketim 197 lt.dir. Buna karşılık ABD’de kişi başına yıllık süt tüketimi 200 lt. iken bizde sadece 18 lt.dir.
Gerçekleri yansıtmayan aşırı abartılı reklâmların yönlendirmesi, bilinçsiz beslenme alışkanlıkları, yeni şeylere karşı hayranlık ve kamu kurumlarının halkı doğru bilgilendirmede gösterdiği acziyet, ister fakir ister zengin muhitlerde olsun kola ve boyalı/boyasız, gazlı/gazsız içeceklere aşırı bir düşkünlüğün oluşmasına sebep olmuştur. Kola ve renkli/renksiz gazozlar artık çoğu ailelerin olmazsa olmaz içeceği haline gelmiştir. Sofraya oturulunca hemen bardaklara su yerine kola, gazoz türü içecekler dolduruluyor. Peki, bu gelişi güzel ve bilinçsiz alışkanlıklarımızın sağlığımıza ve dinî hayatımıza zarar verebileceğini neden düşünemiyoruz? Biz bu tür içeceklerde kullanılan katkı maddelerini bir defa daha toplu halde belirtmeye çalışalım:
KOLALI VE GAZLI İÇECEKLERDE KULLANILAN KATKI MADDELERİ:
Fosforik asit: E338 : Gazlı ve çeşitli kolalı içeceklerde kullanılmaktadır. Ancak sağlık üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Keskin bir tad sağlar ve diğer doğal benzer tad vericilere nazaran büyük miktarlarda ve ucuzca elde edilebildiği için üreticiler tarafından tercih edilmektedir. Ancak genç kadınlarda, kemik gelişiminde gıda eksikliği ile ortaya çıkan osteoporoz hastalığı riskini artırmaktadır. Fosfor fazlalığı, zayıf kemik yoğunluğuna yol açabilmektedir.
Kafein: Tüketimi, ekseriya kahve, çay, cola, çikolata, kakao ve son zamanlarda ortaya çıkartılan enerji içecekleri ile olmaktadır. Kafeinin diğer yaygın kaynakları, reçete gerektirmeyen ağrı kesiciler, soğuk preperatlar ve uyarıcı ilaçlardır. Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda karakteristik etkiler, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklardır. Alınan maddelerle girebilecek kafein miktarının kabaca hesabını şöyle yapabiliriz. Bir bardak kahve yaklaşık 100-150 mgr kafein ihtiva eder, bir bardak çay yarısı kadar, bir bardak kola ise 1/3 ‘ü kadar kafein ihtiva eder.Kafein, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarının gelişmesine ve ağırlaşmasına neden olabilir. Üst karın ağrıları, bazen peptik ülser ve kanamalar oluşabilir. Ekstrem yüksek dozlarda ise ritim bozukluğu eklenebilir, tansiyon düşer ve kan dolaşımı durabilir.Diğer farklı Teşhisler: Manik olaylar, panik rahatsızlıklar, genel anksiety rahatsızlıkları klinik raporlarda açıklanmıştır.
Boya Maddesi Karamel: E 150 - Şekerin yavaş şartlarda 170 C dereceye kadar ısıtılması sonucunda elde edilir. Başta kola olmak üzere çeşitli meşrubat, şekerleme, kek ve bazı hamur işlerinde boya maddesi olarak kullanılır. Avustralya Hiperaktiv Çocukları Koruma Teşkilatı(HACSG)’na göre alerjik bünyeli insanların kaçınmaları gerektiği ifade edilmektedir.
CO2 Gazı: E 290 - İnsan sağlığına zararlı bir gazdır. Meşrubatlarla aşırı miktarlarda alınması halinde çeşitli rahatsızlıklara neden olur.
Bütün aromalarda söz konusu olduğu gibi ara işlemlerde ve eritici ortamlarda etil alkolün kullanılabilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca, bu tür içeceklerde TSE ve TÜRK GIDA Kodeksi de % 0.5 ‘e kadar alkol bulunabilmesine izin vermektedir.
Karmin: E 120 - Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampuanlarda, kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır; hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Ayrıca Hanefi mezhebine göre de haramdır.
Sünî Tatlandırıcılar: Aspartam E 951, Asesülfan E 950, Sakarin E 954-Tatlandırıcıların diğer kullanım alanı ise toz ve sıvı içeceklerdir. Bu ürünler’de; Aspartam, asesülfam ve sakarinin kombinasyonu kullanılmaktadır. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına rağmen alzaymer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı, özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin çocukların zeka gelişimlerini olumsuz etkilediği klinik deneylerle kanıtlanmıştır.
Evet, katkı maddeleri ile ilgili bu bu bilgiler, bu içecekleri sürekli olarak tüketen insanlarımız için nasıl bir risk meydana getirdiklerini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Nasip olursa bir dahaki yazımızda Dr. Murat Kınıkoğlu’nun ‘kolanın zararları–sütün yararları ‘konusunda yazmış olduğu güzel bir makaleyi ve kolanın farklı tehlikelerini konu edineceğiz..

Hiç yorum yok: