18 Ekim 2007 Perşembe

EDEP YA HU

Şanlıurfa’lıların en belirgin özelliklerinden biri de edep konusunda çok güzel bir örnek olmalarıdır.Başka bir şehre giden hemşerilerimiz güzel davranışlarıyla hemen dikkati çekerler. Arada bir görülüyor ki , günlük koşuşturmalarımızda çocuklarımıza bazı kuralları öğretmeye fırsat bulamadık , bazı kuralları da bizler unuttuk Gelecekte tertemiz bir toplum istiyorsak çocuklarımıza bu kuralları yeniden öğretmemiz, yaşatmamız gerekiyor. Tabi ki önce biz yetişkinler güzel örnek olmalıyız. Edepli, görgülü, nazik, kibar, güler yüzlü olmalıyız. Edep; güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlâk, haya, nezaket, zarafet demektir. Edep, insanla hayvanı ayıran farktır. Hazret-i Ömer (ra) , “Edep, ilimden önce gelir” buyurmuştur. Edepli kimselerin yaşam tarzları şöyledir:
Sokakta yürürken: Sokağa tükürmek, çöp atmak, geliş geçişe mâni olmak, tiksindirici çirkin şeyler bırakmak, görgüsüzlüktür. İhtiyar, kadın ve hastalara her zaman öncelik verilir. İhtiyaçları varsa yardımcı olunur. Pek yavaş veya pek hızlı ve büyüklenerek yürümemelidir. Yolda, büyükleriyle beraber giden kimse, onun önünden ve solundan değil, sağından yürür.
Toplu taşıma araçlarında: İnip binerken itişmek, sıra olan yerlerde sırasını beklememek çirkin davranıştır. Gençler; yaşlılara ve hastalara yer verir. Peygamber efendimiz (as), “Büyüklerini saymayan bizden değildir” buyuruyor. Günümüzde bazı gençler, yer vermemek için pencereden dışarıya bakıyorlar ya da hiç umursamıyorlar . Özellikle gençler dedelerimize layık torunlar olmaya çalışmalıdır.
Alışverişte: İzin almadan satıcının malına dokunulmaz. Malın görünüşünü, kalitesini bozacak şekilde ellenilmez ve bakılmaz. Fiyat konusunda fazla ısrar edilmez. Alınsa da alınmasa da teşekkür edilir. Satıcı da müşterisinin memnun olacağı hal ve harekette bulunur. Malını almayanlara kızmaz, darılmaz, aleyhlerine olacak bir sözü arkalarından da söylemez. Alışverişte her iki taraf birbirlerini aldatmaktan uzak durmalıdır .
Toplu yerlerde: Düğün, cenaze ve bayramda daha hassas, nazik ve kibar olunur. Yere ve zamana göre uygun tavır takınılır. Cenazede, cenaze sahiplerinin üzüntüsü paylaşılır, maddî ve mânevî üzerine düşen yardım yapılır, tesellî edici söz ve davranışlarda bulunulur. Yakınlarını kaybedenlere daha yakın davranılır. Düğün ve bayramlarda her zamankinden daha fazla güler yüzlü, neşeli, nazik, ikram edici olmak, büyüklere ve küçüklere uygun hediyeler vermek, gönüllerini ve duâlarını almak, görgülerimiz arasındadır. Görgüde, eliyle ve diliyle başkalarını incitmemek esastır.
Komşulukta: İyi geçim, karşılıklı yardımlaşma, üzüntü ve sevinçlerine katılmak, her karşılaştıklarında selâmlaşma, hal hatır sorma, birbirinden isteklerini imkan ölçüsünde temin etme önemli görgü kurallarındandır. Gürültü, çöp, pislik, rahatsız edici koku ve benzeri şeylerle komşuları rahatsız etmek hoş karşılanmaz
Misafirlikte: Misafire ikram etmelidir. Peygamber efendimiz (as) , “Allaha ve kıyamete inanan, misafirine ikram etsin” buyurdu. Misafire ikram, ona karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmaktır. Yemek için külfete girmemeli, hazırda ne varsa, onu ikram etmeli. Peygamber efendimiz, (Misafir için külfete girmeyin, misafir bundan rahatsız olur. Misafirini üzen Allah’ı üzmüş olur) buyurdu. Hz. Ali (kv) “Dostların kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur bırakandır” buyuruyor. Misafirden hizmet beklememeli. Peygamber efendimiz (as), “Misafirden hizmet beklemek, aklın noksanlığına alamettir” buyurmuştur. Misafir, ev sahibinin gösterdiği yere oturmalı, ona itiraz etmemelidir. Hasta ziyaretine ise yeni elbise ile değil, her gün giyilen elbise ile gitmelidir. Giderken meyve veya çiçek gibi bir hediye götürmek iyi olur . Hastanın yanında asık suratlı durmamalı, güzel şeylerden bahsetmeli, iyileşmesi için duâ etmeli ve dua istemelidir.
Okulda: İlme son derece büyük önem veren büyüklerimiz, ilim yuvası olan okullardaki görgü üstünde de titizlikle durmuşlardır. Çok kıymetli bir varlık olan öğretmenin sözleri dikkatle dinlenir ve bir şey istediğinde, “Peki efendim” gibi sözlerle cevap verilir. Öğrenciler arasında birbirine saygısızlık yapılmaz. Kaba hareket yapılmaz. Tahta, sıra, harita gibi ders âletleri tahrip edilmez. Kimseyle alay edilmez, küçük görülmez, tahkir edilmez. Ders içinde ve dışında öğretmenle konuşmada saygılı hareket edilir. Dinimizde öğretmen (hoca) hakkı, ana baba hakkından önce gelir.
Telefonda: Telefon eden, karşı taraf ahizeyi kaldırınca, önce kendini tanıtmalıdır.Kısa ve öz konuşmalı, dakikalarca sohbet etmemelidir. Her yerde, her zaman, hep nazik ve kibar olmalıdır. Argo ve kabaca konuşmamalıdır. Gerek telefonda gerekse de günlük hayatımızda konuşanın sözünü kesmek nezaketsizliktir. Hadis-i şerifte, “Arkadaşı konuşurken susmak mürüvvettendir.” buyurulmuştur. Mürüvvet; insanlık, yiğitlik, iyilik cömertlik faydalı olmak anlamındadır ki, hallerin en güzeline riayet etmek demektir.
Eve girerken: Evimize Besmele ile ve İhlas suresini okuyarak girmeliyiz. Sağ ayakla içeriye girip, selam vermeliyiz. Her işe Besmele ile başlamaya alışılmalıyız. Başka birinin evine girerken, izin istemek gerekir. Kapının zilini çalarak veya seslenerek, izin istemelidir. ”Kim o ? “ sorusuna ; “ben” diye cevap vermek yerine adımızı söylememiz daha uygundur. İzin üç defa olur. Birincisinde ses verilmezse, bir dakika kadar sonra, ikinci defa da ses çıkmazsa, üçüncü defa zile basmalı, yine ses yoksa, çok az bekledikten sonra gitmelidir.
E. Ahmet Hatip

Hiç yorum yok: