25 Mart 2015 Çarşamba

SEÇİME DOĞRU

7 Haziranda bir demokrasi sınavımız daha var. Bu seçimde de Anadolu insanımız yine her zamanki aklıselimiyle AK Parti’yi tek başına iktidara getirecektir. Bu sınavın sonunda: Ülkemizin Yeni Anayasa iradesi daha bir netleşecek. Türkiye’mizin hayali Başkanlık Sistemi oylanacak/onaylanacak. Çözüm sürecinin kaderi belli olacak. Derin ve paralel yapı ile onun kurumlarına son tavırlar konulacak. Yeni Türkiye tescillenerek meşruiyetini kabul ettirecek. Yeni Türkiye vizyonu bu seçime bağlı, Başkanlık Sistemini içeren Yeni Anayasa ile misyonunu tam anlamıyla şekillendirecektir. Özgür, bağımsız Türkiye bölgesel gücünü pekiştirecek,2071’lerin küresel güç olma hedefine devam edecektir.
Seçim sonu tahminlerine bakacak olursak, en büyük ihtimal AK Parti 367 ile 400 arasında milletvekili çıkararak 2023 hedefine Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi ile güç katarak tek başına azimle halkına hizmet etmek için yürümeye devam edecektir. AK Parti sorunların çözümünü bu güne kadar devam ettirmiş ve imkânsız gibi görünen birçok şeyi başarıyla sonuçlandırmıştır. Bu Sessiz Devrimi Cumhurbaşkanımız Sayın R.Tayyip Erdoğan başarıyla götürmüş; şimdi de Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu başarıyla aynı çizgide devam ettirmektedir. AK Parti köhnemiş statükoyu yıkmak üzerinden demokratik değişimi, istikrar üzerinden devamlılığı simgeliyor. Ülkenin ihtiyaçlarına siyaseten olumlu tekabül ediyor.
Türkiye’mizin muhalefet sorunu ise hâlâ devam ediyor. CHP ve MHP ne yazık ki Yeni Türkiyeli olamıyorlar, bir türlü değişen dünyayı, bölgeyi görmek ve anlamak istemiyorlar. AK Parti gitsin de isterse dünya yıkılsın, isterse Türkiye parçalansın, kan gövdeyi götürsün hiç umursamıyorlar. Yani “ya benimsin ya kara toprağın” anlayışından kurtulamıyorlar. Bu yüzden de eski Türkiye hayalinde olan statükocu kesim dışından oy alamayacaklar, belki baraja bile takılacaklardır... Halkımız hiçbir zaman izin vermeyecektir ama diyelim ki bunlar 2015’te uluslar arası derin komplolarla, darbeyle alternatif bir hükümet kurdular ve milliyetçi-kemalist bir iktidar oluşturdular, ne olur? Türkler ve Kürtler barış içinde bir arada yaşamak istiyorlar ve bölünmeye karşılar ama bunun tam tersini isteyen güçlerin olduğu da ortadadır. Böyle statükocu bir koalisyon onların arayıp da bulamayacakları bir ortam olacaktır. Sonucunda Türkiye komşularından beter olur. Çözüm/barış süreci biter, savaş yeniden başlar…
Çözüm süreci devam ediyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda nevruzda Öcalan tarafından silahların gömülmesi talebi vurgulandı. Silahların gömülmesi tartışılmamalıdır bile. Kürtlerin enselerinden PKK’nın namlusunun gölgesi kalkmadan hiçbir şey tam anlamıyla konuşulamaz, çözülemez, demokrasinin ve barışın adı bile okunamaz. Bu arada her iki taraf mutlaka “kendi geçmişleriyle yüzleşmelidir.” Bugüne kadar bunlar hiç konuşulmaya yanaşılmadı, hele hele “özeleştiri” kelimesinin yanına bile yaklaşılmadı. Eğer gerçekten barış ve demokrasi ile bir arada yaşamak isteniyorsa; hükümet 90’lı yıllarda doğuda yapılan ihlâlleri ve hataları mutlaka kurcalamalıdır… PKK kendi geçmişiyle yüzleşerek son 30 yılının özeleştirisini ne zaman yapacaktır? Hakkari’de sivil insanlarımızın, pazara eşiyle alışverişe giden askerimizin katledilmeleri, çok sayıda HÜDA PAR’lının 6-8 Ekimde öldürülmeleri, yine 6-8 Ekim’de güvenlik kuvvetlerinin ‘barış sürecine zarar gelmesin inceliğini ve dikkatini’ istismar ederek günlerce sokakları yakma-yıkma-işgal etme ve cinayetlerin işlenmesi, şantiyelerin basılması, işadamlarının kaçırılmaları, mahkemelerin kurulması, vergi toplanması, son yerel seçimlerde AK Partiye oy veren köylülerden ceza parası alınması, ilçe başkanlarının ve sandık görevlilerinin silahla tehdit edilmeleri, AK Parti ilçe binalarının defalarca silahlı saldırıya uğraması ve yakılması, seçimi kazanan belediye başkanlarına bombalı ve silahlı saldırıların yapılması ve bunlar gibi demokratik tahammül sınırları dışına taşan eylemler “Barış Sürecine” ne katkı sağlamıştır? HDP önümüzdeki seçimde de ‘halka güven vermeyen silahlı örgüt’ mantığıyla şimdiye kadar sürdürdüğü davranışlarına devam edecek olursa % 10 barajını muhtemelen aşamayacak ve meclise bile giremeyecektir. Akabinde HDP, PKK desteğinde Kürt milliyetçisi hareketi sokaklara kaydırarak kargaşaya yol açmaya kalkarsa da yine Kürt milletinden ciddi bir destek alamayacaklardır. Çünkü Kürtler şimdiye kadar olduğu gibi çözüm süreci hedefine şaşmaz bir sağduyu ile yürüyecek; ülkenin, milletin, devletin bekasından yana tavır koyacaklardır. Yok eğer barış ve çözüm sürecine köstek değil de destek olunacaksa (yani, geçen nevruzda İmralı’nın PKK’ya silahları gömün ve ülke dışına çıkın çağrısının göz ardı edilerek gürültüye getirilmesi gözlerden kaçmamıştır. Tam bir yıl sonra bu nevruzda da aynı çağrı yeniden yapılmıştır. Nisandan itibaren en kısa zamanda bu eylem planı uygulamaya konulacaksa), mutlaka barış isteyen halkımız da kendi geleceğine güven duymaya başlayacak HDP’ye barajı aştıracaktır. %10 barajını aşılırsa; HDP Türkiyelileşecek, gerçek olarak siyasalaşacak, Türkiye siyaseti için yeni bir güç olacaktır… ***