17 Ekim 2007 Çarşamba

HÜKÜMETLER ARTIK İKTİDAR OLMALI

Anadolu insanının artık patlayacak hale gelmesi ve CHP’nin kendi içinden bile muhalefet seslerinin yükselmesinin ardından 1946’larda girdiğimiz çok partili sistem ilk günden itibaren statükocu elitlerin uykularını kaçırmıştı. 1950 yıllarda hükümet kuran DP, başta inanç özgürlüğü olmak üzere temel haklarını vermenin ilk adımlarını atması halkın genel teveccühünü kazandırmıştı. DP halkın önünü açmak ve devletle halkı kucaklaştırmak için gayret sarf etmeye başlayınca gözden düşmüş, statükocu elitlerin ABD ve askeri cunta ile işbirliği yaparak yaptıkları 27 Mayıs 1960 ihtilalini gerçekleştirmişlerdi. Ardından bilindiği gibi Menderes,Zorlu ve Polatkan idam edilmişlerdi. Halkın yakınlık duyduğu bu üç devlet adamının asılması; bir bakıma Müslüman milletimizin devletine yakınlık duymasını hiçbir zaman hazmedemeyen ABD’nin gözdağı vermesiydi.
1960 ihtilalinin ardından yapılan 12 Mart,12 Eylül, 28 Şubat darbe ve muhtıraları yine aynı çevrelerin işbirliği ile aynı nedenlerden yani Anadolu halkının devlete yakın olma isteğinin, gerçekten iktidar olma talebinin engellenmesi için yapılmış hareketlerdi. Tam artık bitti, bu tip engellemeler olamaz derken 27 Nisanda yayınlanan bir bildiri Anadolu insanının bütün samimi duygularını alt üst etti. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına giden yolda engellenmesi için bir işaret oldu bu bildiri. Peşinden 1940’lı yılların hortlayan CHP zihniyetine tüm dehşetiyle şahit olduk. İşin üzücü yanı DYP ve ANAP’ın DP çatısı altında toplanma çalışmalarının yapıldığı bu sıralarda birden yan çizip CHP’nin dolayısıyla statükocuların hizmetine girmeleriydi. Meclisin hiç de ahlaki olmayan bir şekilde tıkanması erken seçimi gündeme getirdi. DYP ve ANAP DP çatısı altında birleştirildi. DSP ise CHP saflarına katıldı. Ya CHP’ye ya MHP’ye oy verin çığlıkları ayyuka çıktı. Meclise girmeye çalışan bütün partiler, işin ilginci başından beri statükocu elitlerin en çok baskısına uğramış SP bile onlarla birlikte Ak Parti’yi devre dışı bırakma çabasına düştüler.
Anadolu halkına yaptırılmak istenen bu hareket tabiî ki geri tepti. Başından beri halktan uzakta kalmış onu tanımaya tenezzül bile etmemiş statükocu elitlerin ABD destekli senaryoları 22 Temmuz’da iflas etti. 2002 seçimlerinde 11 milyon oyla %34 ‘le iktidar olan Ak Parti yapılan oyunları gören halkımızca 16,5 milyon oy ve %47 oy oranına yükseltildi. Halkımız bu seçimlerde; statükoya, darbeye ve muhtıraya hayır dedi, Ak Parti’ye, devlet içindeki değişime, devlet ve millet kucaklaşmasına ise evet dedi.
Bu seçim sonuçları ile; Anadolu insanı yıllardır irtica ve bölücülük masallarıyla neden sindirilmek istendiğini, bu ülkenin temel değerlerini istismar edenlerin hiçbir zaman samimi olmadıklarını, kendisini hor gören giyimine-kuşamına, ibadetlerine karışanların da hiç de sevimli olmadıklarını, etnik milliyetçilik yaparak terörü canlı tutanların dost olmadıklarını, statükocuların ülke dışında planlar yaparak ortalığı karıştırmak isteyen sömürgeci ABD ile işbirliklerini apaçık gördüğünü ve geçmişte de yapılan bu hain planların sonucunda insanlarımızın sağ-sol, alevi-sünni, kürt-türk, laik-antilaik gibi çatışmalarla binlerce insanımızın katledildiğini de gördüğünü ve ABD-NATO kaynaklı projelerde bundan böyle figüran olmayacağını meclise gönderdiği vekillerinin tehdit edilmesinden hiç hoşlanmadığını ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması için yapılan engellemeleri kabul etmediğini ve etmeyeceğini, hükümet ettiklerinin artık iktidar da olması gerektiğini, devletindeki Anadolu insanından yana değişime yani devlet-millet kucaklaşmasına sonuna kadar destek vereceğini, söyledi. Ümit ederiz ki Anadolu insanının bu mesajı iyi anlaşılmış olsun

Hiç yorum yok: