17 Ekim 2007 Çarşamba

ABD’NİN YENİ YÜZYIL PROJESİ HAYALLERİ -4

10.10.2006
ABD’nin Lübnan’dan sonra muhtemelen Suriye’ye müdahale etmesi beklenmektedir. Ardından da sıra İran’a gelecektir. Çünkü Akdeniz’den İran’a kadar bir koridor oluşacak ve bu alan ABD tarafından rahatlıkla kullanılabilecektir. ABD’nin böyle bir çılgınlığı yapması, diğer bölge ülkeleri kadar Türkiye’nin de başını ağrıtacaktır. Bu anlamda Türkiye gücünü zaafa uğratacak hatalardan uzak olmak ve çılgınlıklara cevap verecek teyakkuza sahip olmak zorundadır. Eğer ABD bir süre sonra İsrail askerleri ile birlikte veya doğrudan kendi gücünü devreye sokarak Suriye’ye girecek ve ardından Kuzey Irak’a sarkacak olursa veya aynı stratejinin bir parçası olarak Iraklı Kürtlerin ABD desteğinde bağımsızlık ilanı söz konusu olacaksa Türkiye kendi güvenliği için Kuzey Irak’a girmek zorunda kalabilecektir.
Filistin ve Lübnan’a yapılan saldırılar aslında İran ve Suriye’ye yönelik bir saldırının yaklaşır gibi olduğunu gösteriyor. İsrail, Büyük Ortadoğu Projesi öncesinde, Büyük İsrail Projesini yürürlüğe koymuştur. Bu şekilde İsrail’i ve ABD’yi bölgede rahatsız edecek her türlü güç ve örgütü ortadan kaldırmak ve sindirmek amaçlanmaktadır. Bu projenin başarı şansı Arap ve İslam alemine bağlıdır. Arap ve İslam alemi dik durabilir ve güçlü bir gösteriş yapabilirlerse bu projenin hatta BOP ‘un bile başarı şansı oldukça azalacaktır. Hariri suikastı ile başlayıp Mehlis Raporu ile devam eden süreç Yaz yağmurları ile devam ettirilmektedir. Bu girişim Bağdat örneğinde olduğu gibi Şam ve Tahran’ı da Tel-Aviv karşısında etkisiz duruma getirerek askeri bir güç olmaktan çıkarmayı hedeflemektedir.
Suriye ve İran’ın bu oyunu görüp askeri anlaşmalar yapmalarını, Türkiye ile yeni olumlu stratejiler geliştirmelerini ve ülkemizle yakın ilişkilere girmelerini bu çerçevede okumak gerekir. İran, bir Irak veya Afganistan değildir. Çünkü İran’ın hem etnik hem de mezhepsel olarak Ortadoğu ülkelerinde üç milyona yakın gönüllü savaşçı grupları vardır. Bunların başında Lübnan’daki Hizbullah örgütü gelmektedir. Bu örgüt hem sayı hem de silahlanma ve eğitim açısından bölge ülkelerinin çoğunun silahlı kuvvetlerinden daha da güçlüdür. Dolayısıyla İran’a müdahale bütün Ortadoğu’yu topluca ayağa kaldıracaktır.
Bütün bu ihtimalleri sıralarken ABD’ye hiç zorlanmadan gönüllü destek veren AB ülkelerinin duruşunu gözden kaçırmamak gerekir. İnsan hakları diye bas bas bağıran bu batılı ülkelerin, İslam alemine yapılan saldırılar, toplu katliamlar ve işkenceler karşısında tam bir haçlı ruhuyla ve radikal kiliselerin tavrıyla olaylara destek verdikleri gözlemlenmektedir. Papa’nın son zırvaları Avrupa’nın bu bakış açısını daha da perçinlemektedir.
Bütün bu gelişmeler karşısında zalimlere karşı onurlu bir duruş sergileyip İsrail’e ve ABD’nin Irak’taki uygulamalarına dünyada en yürekli itirazı yapan; mazlum bölge ülkelerine ve komşularına destek veren ülkemizin özlediğimiz tavrı gurur verici olmuştur.
Bir sonraki yazımızda, ABD’nin yeni yüzyıl projelerinin devamı olarak; ham hayallerini, Ortadoğu’nun aşağısında uygulamak istedikleri yeni yapılanmaları, bölge ve Türkiye haritasını nasıl alçakça görmek istediklerini anlamaya çalışacağız.

Hiç yorum yok: