17 Ekim 2007 Çarşamba

ABD’NİN YENİ YÜZYIL PROJESİ HAYALLERİ -5

11.10.2006
ABD’nin büyük Ortadoğu Projesi adı altında yapmayı planladığı; aslında ABD’nin devlet nezdinde “Yeni Yüzyıl Projesi” diye adlandırdığı bu projenin 1999 yılında hazır hale getirip uygulanması için ilgili kurum ve kuruluşlarına sevk ettiği, önceki şeklinden çok daha küçültülerek sadece Ortadoğu’yu kapsayacak hale getirilmiş bir işgal çalışmasıdır. Bu proje ile Ortadoğu’da bulunan ülkeler adeta harmanlanarak yerine altı yeni devlet kurulması amaçlanmaktadır. Bu projeye yönelik psikolojik ve ezici harekat tam hızıyla sürdürülmektedir. Yani, ABD bu projesinde varolan devletleri kurmak ve kendince demokratik adımları atabilmek için önce gerçek amaç ve gayesi olan İslam’ın onur ve gururunu kırıcı, onu dünya milletleri gözünde küçük düşürücü, Hristiyan halklardan İslam’a doğru kaymayı önleyici girişimleri psikolojik olarak halletmesi gerekmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi için Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi İslam halklarına en aşağılayıcı, acı ve ızdırap verici, onur ve gurur kırıcı, aile ve sülalelerin soy gelişimini önleyici operasyonlarını yaparak ayrıca bunu dünya kamuoyunun gözü önüne çekinmeden sermesi gerekmektedir.
ABD muhtemelen harekatını şu şekilde geliştirebileceğini hayal etmektedir: Lübnan veya çevresinde yapılacak birkaç provokasyonla dünya kamuoyu ikna edilecek ve bu olaylar gerekçe gösterilerek Lübnan’dan yani Akdeniz’den başlatılabilecek, havadan destekli bir kara harekatı ile Lübnan ve Suriye haritadan silinip, Kuzey Irak’taki mevcut yönetim ile birleşerek İran sınırına dayanılacaktır. İran’a karşı kara harekatından çekindikleri için havadan bazı tesisleri bombalama yoluna gidebileceklerdir. Bu harekatla İran, Suriye, Filistin, Lübnan ve Türkiye’nin batının istediği gibi belirli bir düzene girip, İslam’a en büyük dersi verdiğini, sindirdiğini, ezdiğini hesap ederek Ortadoğu’nun aşağısındaki yapılanmaları şekillendirecektir. İran ve Türkiye sınırından aşağıya doğru altı devlet çıkarmayı hayal etmektedirler. Bunların içinde haritadan silinecek devletler olabileceği gibi “İslam Kutsal Devleti” adı altında Mekke, Medine ve Cidde’yi kapsayan bir özerk devleti de İKÖ emrine vermeyi düşünmektedirler. Bu planlamada altı büyük devlet çıkartılırken muhtemel bir düşünce ile Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunu Kürt-Arap Demokratik Cumhuriyeti’ne katmayı düşünmektedirler. Son zamanlarda basına yansıyan NATO kaynaklı haritalarda, bu tip alçakça şekillendirmelere sıkça rastlamaktayız. Bu hayali haritalarda: Lübnan, Katar, Kuveyt, Filistin, Bahreyn sona erdirilecek devletler olarak gösterilmektedir. Suriye ve Irak’ın kuzey bölgesi Kürt-Arap Demokratik Cumhuriyeti olarak; Irak’ın geriye kalanıyla Ürdün birleştirilerek Irak-Ürdün Birleşik Arap Cumhuriyeti, Umman ve BAE birleştirilerek Birleşik Arap Umman Cumhuriyeti, Suudi Arabistan topraklarının güneyinden Yemen’e toprak alarak Yemen Arap Cumhuriyeti, Suudi Arabistan kalan topraklarıyla Suudi Arabistan İslam Cumhuriyeti, yine Suudi Arabistan’ın Mekke, Medine ve Cidde’yi kapsayan topraklarında ise Kutsal İslam Devleti kurulması hedeflenmektedir. Tabi bu yeni yapılanmaların yönetimlerinin ABD’nin yıpranmamış yeni elemanları olacağı şüphesizdir.
Bu alçakça projenin uygulamaya konulmasını veya yarım kalmasını sadece ülkemizin ve bölge ülkelerinin onurluca duruşları engelleyebilir. Başta Türkiye’miz olmak üzere bölge ülkeleri tüm kurumlarıyla ya bağımsız bir devlet olacaklar ya da ABD’nin Ortadoğu planlarına destek olacaklardır. Halkımız Türkiye’mizin de parçalanmasına dönük bu projelere karşı birbirleriyle kenetlenmiş olarak zalimlere karşı şahsiyetli bir duruş sergilemektedirler. Haksızlığa direnen ülkemizi zayıflatmaya yönelik olarak; içeriden ve dışarıdan akla gelebilecek her türlü fitneye karşı uyanık olunmalı ve özellikle gazete ve televizyonları kullanarak halkımızı bölmeye ve zayıflatmaya çalışan provokatörlerin oyunlarına ve tahriklerine gelinmemelidir. Özellikle katı laikçilerimizin söylemleriyle ABD’nin İslam düşmanlığı projesinin adeta örtüşmesi üzerinde dikkatle yeniden düşünülmelidir. ABD’nin bu projesi kapsamında Papa 16. Benedickt’in, Efendimize karşı söylediği edep dışı sözler dış tahriklerin son örneklerinden biridir. Türkiye’nin yöneticilerinin ve Diyanet’in anında sert cevabı hem milletimizi sevindirmiş hem de tahrikçileri şaşırtmıştır.
Batının bütün tezgahlarına ve oyunlarına karşı bütün halkımızın ve ülkemizi yönetenlerin dirençli, güçlü ve birlik içinde olmaları, batının projelerinin başlarına çalınacağının sevindirici bir habercisidir. Bu şahsiyetli duruşumuz yukarıda anlatmaya çalıştığım batının iğrenç proje hayallerinin uygulanmasını başından engelleyecektir. Onlar da rezil olup kıtalarına döneceklerdir.
Gelecekte; adaletli, şahsiyetli, güçlü ve özgür Türkiye’mizin gerek Ortadoğu’da gerekse Orta Asya’da örnek ve önder bir ülke olarak tarihteki şerefli yerini alacağına inanıyoruz.

Kaynak: Yarınlar İçin Düşünce Dergisi 8-9-10-11. sayılar.

Hiç yorum yok: